31 Mart 2010 Çarşamba

Zayıflama Hakkında Bilgiler 0 yorum

31 Mart 2010 Çarşamba |
SORU: İlk 14 günlük diyet içinde kabak, patlıcan, gibi yeşil sebzeler, salatalık yenebilir mi; haşlama, yağda veya közde pişirilebilir mi?

CEVAP: Bu sorunun geleceğini bildiğim için diyet yazımda PAZARLIKSIZ İLK 14 GÜN SADECE BUNLAR YENEBİLİR diye üstüne basa basa yazmıştım. Aynı şeyi yine söy­lüyorum; sadece iki küçük tabak zeytinyağlı ma­rul, maydanozdan oluşan yeşillik, mümkün ol­duğunca az doğranıp, üstüne yağı dökülüp diğer et vs. yanında veya öğün aralarında yenebilir.
Size bunun nedenini yeniden açıklayacak olursam; bu ilk 14 günün amacı metabolizma­mızı vücudumuzda birikmiş yağ stoklarını gliko­za çevirip, enerji olarak kullanmaya, yani yağları yakmaya zorlamaktır. Çünkü metabolizma uzun zamandır kolay hazır şekerlere alışmıştır. Zaten bu nedenle karbonhidrat bağımlılığı söz konu­sudur. Ve ilk birkaç gün, tiryakilerin sigarayı bı­raktığı ilk günlerdeki baş dönmesi gibi bir halsiz­lik, gerginlik, biraz asabiyet vs. yaşanır. Ama üs­tünde durulacak bir şey değil. İlk başlarda bir iki gün dinlenmek de çok iyi olur, ama çok önem­sememek gerekir.

14 günden itibaren ise bu denilen sebzeler rahatlıkla yenilebilir. Ama ilk başta abartmadan azar azar artırarak yenmeli. Mesela 15. gün bir tabak sebze eklenmeli, bir avuç fındık, fıstık yen­meli, 20. gün iki tabak, sonra 3 tabak gibi artırı­larak normal yeme biçimine geçilmelidir. Bunun sebebi her türlü sebze ve meyvede karbonhidrat, yani şeker vardır. Metabolizmanın mümkün ol­duğunca az şeker yiyerek, iyice yağ yakma moduna girmesini sağlamak gerekir ki birden bunu bırakmasın ve devamlı aynı şekilde yağları eritsin. Seçilecek sebzeler de buna göre az şeker içeren­ler olsun. Bunu en iyi anlamanın yolu yeşilleri seçmek; havuç, patates gibi yumrulu olanlardan uzak durmak, bunları sonradan kilo muhafaza safhalarında az yemek gerekir.

PİŞİRME ŞEKİLLERİ
Diyetimize göre istediğiniz şekilde pişirebi­lirsiniz, yeter ki üzerine hazır, içleri şeker ihtiva eden ketçap ve benzeri soslar dökmeyin. Ama burada da bazı konuların üzerinde durmak istiyorum. Özellikle kızartmalar. Yazımın bir bölü­münde kızartmalardan bahsetmiştim, ama bura­da bu konuyu yeniden ele almakta yarar var.
Sürekli duyuyoruz; yağda kızaran bir sebze­de artık ne vitamin ne de başka bir özellik kalı­yor. Yağın yakması sonucu oluşan bir yığın kan­serojen etkiler vs. de cabası. Hal böyle iken kı­zartma neden yapılır? Yavruları için canını hiçe sayan ebeveynler bunları nasıl çocuklarına yedirir anlamak çok zor. Salt bir damak zevki uğruna ömür boyu zehirlenme gibi düşünüyorum.
Şimdi benim konum diyet olduğundan ko­nuya bu. açıdan bakalım. Eti düdüklüde veya fı­rında ağzını folyolarla kapatıp herhangi bir ye­mekte kullanın ve aynı eti kızartın. Birincisi sağlıklı vitamini ve proteinleri korunmuş ve kalorisi azdır, Kızartmada ise tüm vitaminler yok olmuş­tur. Özellikle etlerde B12 vitamini vardır ve çok önemlidir. Beyin için elzemdir. Yetmez gibi diğer şekle göre kalorisi 3 kat artmıştır. Yani böylece hem sağlıklı yiyeceksiniz ve hem de 100 kalori alacaksınız, diğer taraftan sağlıksız ve 300 kalori. Bu işler patates gibi şekeri yüksek besin­lerde 10 kata kadar fark edebilir. İşte bu bedava ve gereksiz kalori yükü yerine sağlıklı pişirip, ay­rıca fındık, fıstık ve hele badem gibi çok yararlı besinlerden de yiyebiliriz. Özellikle ceviz mutla­ka kahvaltıda yer almalı.

Son zamanlarda insanlarımız kalorisi yüksek diye bu değerli gıdaları bıraktılar. Halbuki kızartmalar, kolalar, meyve suları, hamburgerler vs. gibi o kadar gereksiz kaloriler yükleniyor ki bunları çıkarıp, dilediğiniz kadar yararlı gıdalar alabiliriz. Bazen bizim insanımızı anlamak çok güç oluyor. “Olmuyor” lafının ardına sığınıp, bünyesinin kaldırmadığı şeyleri yiyor, kendi sağ­lıksız olduğu gibi bir de bu alışkanlıklarını ço­cuklarına bulaştırıp, neslini de sağlıksızlığa yö­neltiyor.
SORU: Yoğurt, ayran, peynirler hakkın­da ne diyorsunuz? Bunlar yenebilir mi?
CEVAP: Yoğurt, süt, ayran ve özellikle light diye satılan yağsız peynirler, lor vs.ler ilk 14 gün­de, yenmeyecektir. Çünkü bu ürünlerin özellikle yağı alınmışlarının karbonhidrat, yani şeker ora­nı yüksektir. Bilindiği gibi laktoz denen süt şeke­ri, bu sebeple diyetimizi bozar. Bu ürünler ancak 2 ay kadar sonra yenmeye başlanabilir. Yine azar azar artırılacak şekilde olmalıdır. Ancak ideal ki­lomuza kadar uzak duralım. Bunun istisnası YAĞLI PEYNİRLER olup, ilk 14 gün içinde tam yağlı, özellikle eritme ve kaşar peynirleri az miktarda yenilebilir. Ama ölçüyü kaçırmadan. Unutmayalım amacımız, vücuda hiç şeker sok­madan yağ yakmaya zorlamak ve alıştırmaktır. Bu nedenle bazı alışkanlıklar ve zevkler, bu sü­reçte bırakılmalıdır. Unutmayın, eskiden böyle yanlışları çok yaptığımız için kiloluyuz.

SORU: İlk 14 gün diyet, ilerde tekrarla­nabilir mi?
CEVAP: Hayır. Yazımın bir bölümünde de bahsettiğim gibi bir diyete gerçekten kararlı olup da başlamak gerekir. Çünkü metabolizmamız çok akıllı ve tabiri caizse uyanıktır. Hiçbir diyet sürekli uygulanmaz. Metabolizma ona bağışıklık gösterir ve artık sonuç alamayız. Bu diyet de ide­al kiloya kadar uygulanıp sonra yavaşça her şeyi yiyecek şekilde normal bir düzene geçilecek, ona göre yaşam biçimi benimsenecek. En önemlisi yeni beslenme şeklinde bizi şişmanlatıp sağlığı­mızı bozacak o tatlılar, hamur işleri gibi şeylere buradaki tavsiyeler dışında yer verilmeyecek ve yazımda anlatıldığı gibi gıdalar birlikte alınıp vü­cutta barındırma yapılmayacaktır. Kısacası ne di­yet yapın, ne de bozun.

Ama daha çok böyle yaparak kilo vermek ve­ya başka anlamlarda soruluyorsa bunun cevabı yazıda da mevcuttu. Bir daha 14 günlük diyete girmek gerekmez. Bunun yerine ortalama 3 gün sadece et, balık, yumurta gibi 14 günlük diyette serbest olanlar içinden peynir ve yeşilliği de çıka­rıp diğerlerini yiyerek, yeniden vücudu yağ yak­ma moduna sokup, bir süreden sonra fındık ve sebzelerle yavaşça diğer şeyleri de yiyebiliriz.
Bazı metabolizmalar yağ yakma moduna geç girebilir. Öyle de olsa bu süre en fazla 1 haf­ta olur, 14 gün gerekmez. Bu arada ilk başlarken 14 gün dolmadan bozduysanız, o halde yeniden 14 gün başlamanız gerekir, ama tabi bir bozup bir başlamak olmaz. Bir, bilemediniz iki defa ol­sun, ama düşünün iki kere bozsanız o zaman 14 yerine 1 ay diyet yaparsınız. Niye işinizi zora ve riske sokuyorsunuz? Bu nedenle lütfen iyi oku­yun, kafanıza yatıyorsa bir defada temiz 14 gün yapın.
Bu arada bir diyetisyen yardımıyla, bu diyete uygun yemek listeleri yapmayı düşü­nüyorum. Bunu gerçekleştirdiğim zaman, böyle anlatmak yerine listeyi verip, “bunları yap” demek daha kolay olacak. Yakında bunu bekleyelim, diyerek diyetinizi sürdürün.
SORU: Yanlış gıda alınırsa telafisi nasıl olur?
CEVAP: İlk 14 günde lütfen yanlış gıda al­mayın. Aman bu yanlış gıda, şekerli bir şey, ek­mek vs. olmasın. O zaman 14 güne yeniden baş­lamak gerekir. Ama çok az bir şey, mesela ete so­ğan konuldu. O zaman yeşilliklerden vazgeçip yemeyin. Bir iki gün sadece et vs. yiyin. Ama bu 14 günden sonraki aşamada ise ve tatlı gibi ağır şekerli olup vücudu yağ yakma modundan çıka­racak kadar şekerli değilse, sonraki gün ve bir günde et vs. dışında bir şey yemeyerek telafi edin. Ama ağır şekerli ise yukarda değindiğim gi­bi 3 gün et vs. harici bir şey yemeyerek vücudu tekrar yağ yakma moduna sokmak gerekir, fakat iyisi mi dikkatli olun. Unutmayın bu geçici bir süredir. Sakın kendinizi, iradenizi hiçe sayıp sudan bahanelerle veya bazı arkadaşlarımızın “boşverya ben bir diyet biliyorum33 sözlerine kap­tırıp başladığınız şeyi bozmayın.Unutmayın eskiden çok yediniz ve bu hal­desiniz. Ne var ki eski yediklerinize sayın.

SORU: Kafeinsiz neskafe içilebilir mi?
CEVAP: Şeker konulmadan ve yarım çay kaşığı bir fincan için olarak içebilirsiniz. Günde 3 fincan falan olabilir.
Yine çok açık “bulaşık suyu3' tabir ettiğimiz şekersiz çay, şeker ihtiva etmeyen bitki çayları şe­kersiz olarak içilebilir. Bu arada ben Fas’a gitmiş­tim. Orada çay denince Fas çayı veriyorlar. Bizim demlik olarak kullandığımız ebatlarda bir çay­danlık. İçine bir miktar taze nane konulup (çok olmasın yoksa acı oluyor) kaynar su dökülüyor ve kaynamadan soğuk olmaması için hafif ısıtılı­yor ve şekersiz olarak içiliyor. Gerçekten tavsiye ederim. Ben oradan demlik ve bardak getirmiş­tim. Bardaklar bizim çay bardakları kadar. Evde adını JADE koyduk bu çayın ve alıştık, sürekli içiyoruz. Tavsiye ederim, bir değişiklik olur.
SORU: 14 günde vitaminsiz kalmaz mıyız?
CEVAP: Şahsen ben kalmadım. İnsan vücu­du 14 gün hiçbir şey yemese bile bir şey olmaz kanısındayım. Ama yazımda her ihtimale karşı bir multivitamin, mineral, ama abartmadan 2 günde bir tane alınmasını tavsiye etmiştim. 14 gün bitimi findık, fıstık yenmesi ve sebze yemekleri yenmeye başlanıyor olmasıyla artık sağlıklı bir beslenmenin kapısı aralanıyor zaten.

SORU: Kolesterolümüz bu diyetle yükselmez mi?
CEVAP: İlk bir belki iki ay acıkan vücudu­muz tam yağ yakmaya adapte olana kadar belki bir miktar yükselebilir. Eğer bilinen bir koles­terol rahatsızlığınız varsa, doktorunuzdan ilaç alıp kullanmanızı tavsiye ederim. Benim ilk zamanlar kolesterolüm biraz yükseldi, ilaç fa­lan almadım. Şimdi devamlı normal sınırlar için­de. Bunu araştırdım, uzmanlar öyle izah ettiler.

Kolesterol genelde beklemiş et ve yağlar­da çok olur. Öncelikle bunlar yerine taze et­ler tercih edilmelidir. Örneğin salam, sucuk, pastırma, kavurma yerine, taze etler tüketilmeli. (Usulüne uygun saklanıp dondurulmuşlar ha­riç). Ama asıl olan, alınan et ve kolesterol ihtiva eden besinlerin vücutta beklemesidir. İşte bizim diyetin önemi buradan gelmektedir. Biz vücudu­muza şeker vermiyoruz. Yazıdan hatırlarsanız vücut önce hazır şekeri tüketir. O zaman da et­ler yağlar vs. beklemede kalır. İşte bu zorlama ve birikme kolesterolü vs. beraberinde getirir. Hal­buki biz şeker vermeyerek alınan yağ ve kolesterol ihtiva eden ürünleri ve bu arada vücudun kendi ürettiği kolesterollerin yanmasına imkân veriyoruz. Tamamen enerjiye dönüşüp yakılıyor. O zaman ne kolesterolü olacak?

Kolesterol sorunu olanlara ilk önce yağ­lar, etler yasaklanır. Bence tatlılar, ekmekler, şekerler, karbonhidratlar yasaklanmalıdır; ben bunu yapıyorum ve kolesterol proble­mim olmuyor. Problem olduğunda anlıyo­rum ki karbonhidratları fazla kaçırmışım ve hemen kısıyorum.

Yine kolesterol için bazı tavsiyelerim olacak: Yaşlı kart kırmızı etleri hiç tavsiye etmem. Varsın biraz yağlı olsun, normal etler yiyin. Kızartma­dan, özellikle firında veya düdüklü gibi şeylerde ağzı kapalı ve patates ve havuç koymadan, so­ğanını abartmadan (ilk 14 gün soğan yok) yapıp yiyin.
Beyaz etlere gelince hep tavuklara alışmışız. Maalesef ülkemizde ördek ve kaz etleri unutul­muş, kimsenin yediği yok. Tavuk eti az koleste­rollüdür. Hindi eti kolesterolsüzdür. Ama kaz ve ördek etleri iyi kolesterolü artırıcı, kö­tüsünü içermeyen etkiye sahiptir. Maalesef bu kadar güzel nimeti biz yemiyoruz. Veya yiyemi-yoruz. Tavuk denince de et denince de pilavsız yemiyoruz. Öyle olunca vücudumuzda önce pi­lav ve ekmeklerin, patateslerin hazır şekerleri iş­leniyor.

Daha bu bitmeden tadılar, meyveler, şe­kerli çaylar, kahveler sıralandıkça; hele de misafirliklerdeysek “bir tane daha al” ısrarlarıyla bak­lavaları yuvarladıkça, etlerin işlenmesine, enerjiye dönüp yakılmasına hiç sıra gelmiyor. Artık vücu­da kolesterolü bırakıyor. Halbuki şekeri bıraksak hepsini yakacak ve bir şey olmayacak. Bu konu çok önemlidir sağlığınız için, lütfen dikkate alı­nız.Bu arada kolesterol problemi olanlara bir tavsiyem; fırında zeytinyağında balık yemeyi adet haline getirsinler. Görecekler ki çok etkili olacak. İnsanlar etleri vs. yiyip, üstüne şekerleri yüklüyor. Bir de zamane alışkanlığı oldu şimdi, kimse kolalı içecek olmadan et yemiyor, hatta bir çok insan onların hazmettirdiğine inanmış, litre-lerce içiyor. Ne diyeyim, çok yazık. Bu davranış­lar, hem her türlü hastalığı davet ediyor, hem de malına ve canına zarar veriyor insanın.

SON OLARAK
Bîr gün bir yazar, deniz kıyısında bir yer ki­ralamış. Sakin kafayla bir şeyler yazmak istiyor­muş. Bir gün sabah pencereden baktığında, bir adamın sahilde bir şeyler yaptığını görmüş. An­layabilmek için yanına gitmiş. Bir de ne görsün; binlerce deniz yıldızı kumsala vurmuş ve adam bunları sürekli denize atıyor. Yazar gülmüş, Sen deli misin, nasıl baş edebilirsin ki, böyle tek başına neyi değiştirebilirsin?”demiş. O sırada denize at­tığı ve yüzmeye başlayan bir deniz yıldızını gös­teren adam, “Bak, onun için her şey değişti” de­miş.
Ben de bu çalışmamla birilerine faydalı olabilirsem ne mutlu bana. Sağlıklı ve dolu dolu bir hayat geçirmenizi dilerim.

SON SÖZ
Tavsiye ettiğimiz Atkins diyeti dünya bası­nında şu an en iyi” olarak lanse edilen diyettir. Bazı hususlarda eleştirilmekteyse de kitabımızda ülkemiz şartlarına adapte ederken bu tenkitleri göz önüne aldığımızı öncelikle belirteyim.
Yazdığımız metodun şu üstünlükleri var:
* Doğal gıdalara yönlendiriyor, suni ve rafi­neri yiyeceklerden kaçındırıyor.
* Aç kalmıyorsunuz.
* Size dokunan, allerji yapan gıdaları anlıyor­sunuz.
* Sağlığınıza kavuşuyor, birçok hastalıktan korunmuş oluyorsunuz.
* Damak tadınız daha belirgin hale geliyor,. gıdalardan daha lezzet alıyorsunuz.
* Yemenizi tavsiye ettiğimiz gıdalar ülke­mizde bol bulunan ve genelde ucuz olan yiye­cekler. Her mevsim bu diyeti tatbik edebiliyorsu­nuz.

* Vitamin ve mineral eksikliği, beslenme bo­zukluğu ortaya çıkmıyor.
Yalnız uygulaması zor olmayan bu diyetten hiç vazgeçilmemeli, bir hayat tarzı haline getiril­melidir.
Yeni metod diyet: Hamptons
Diyet akımları moda gibi devamlı değişiyor. Yeni çıkan Hamptons diyetinde Atkins’in eleşti­rilen hususları bazı noktalardan değiştirilmiş. Onları da kaydedelim:
- Kırmızı etin yağlı kısımları, tavuğun deri­si çıkartılacak. Pastırma ve sosis yenmeyecek.
- Somon, alabalık, sardunya, keten tohumu ve ceviz bol bol tüketilmeli. Kızarmış balık ise, ağıza sürülmemeli.
- Bu diyetin sırrı ise, findik yağına ağırlık vermektir.
- Bol bol sebze ve sadece düşük şeker içe­ren meyveler öneriliyor. Muz, mısır, domates ve patates gibi yüksek şeker içeren gıdalar yasaklanı­yor.
- Ceviz, mercimek ve fasulye tavsiye edili­yor. Şekerle kavrulmuş ceviz, findik ve badem yasak. Bezelye ise ölçülü kullanılıyor. Cipsler, krakerler ile işlenmiş yiyecekler kara listede.
  

read more

Gebelikte Sağlıklı Beslenme 0 yorum

GEBELİK SURESİNCE SAĞLIKLI BESLENME
Genelde yaygın bir kanı, hamilelikte sağlıklı beslenmek için çok fazla yemek, iki kişi için yemek gerektiği şeklindedir. Fakat hamile bir kadının beslenmesi normal bir kadının beslenmesinden çok az fark­lılık gösterir. Olgun bir insanın günlük kalori ihtiyacı 2000'dir. Gebe bir kadında ise, gebeliğin ilk yarısında 2500-2600, ikinci yarısında ise 2700-2800 kaloridir.
Yetersiz ya da yanlış besin alımı bebekle ilgi gelişimi geciktirebilir. Ancak yeterli beslenme aşırı kilo ile eşdeğer değildir. Hamilelik süresince dengeli ve sağlıklı beslenirseniz, hem siz hamileliğiniz
boyunca sağlıklı bir dönem yaşarsınız, hem de sağlıklı bir bebek sahibi olma şansınızı yükseltirsiniz. Aşırı kilo alımı estetik yönden Anneleri rahatsız ettiği kadar, sağlık açısından âa oldukça zararlıdır.Normal olarak almanız gereken kilonun üzerinde kilo almak, kan basıncını yükseltebilir, diyabete (şeker hastalığı) neden olabilir, hatta erken doğuma bile sebebiyet verebilir. Ayrıca aşırı kilolar hamileliğin daha ağır geçmesine neden olduğu gibi, varis oluşumunda da rol oynar. Fazla kilolu kadınların daha az hareketli oldukları ve doğumun bu nedenle fazla uzadığı saptanmıştır. Doğum için sezaryene gerek duyulduğunda ise yağ fazlalığı nedeniyle daha fazla dikiş olması ve bunun da komplikasyonlara neden olması ihtimali vardır.

Bütün bu saydıklarımızdan sonra hamile kadın ne yiyip ne içmeli ki; hem aşırı kilo almasın, hem de bebeği ve kendisi için gerekli olan besinleri yeteri miktarda alsın. Öncelikle eğer fazla kilolu bir bayansanız, hamile kalmadan önce bu kilolarınızdan kurtulmalısınız.
Çünkü hamileliğiniz süresince diyet yapmanız kesinlikle yasaktır.
Bebeğinizin birçok kritik dönemi vardır ve bu kritik dönemlerde sizin alacağınız birçok besine ihtiyacı vardır. Bu besinleri almayı keserseniz, bebeğinizde ve sizde birçok sorun çıkma riskini yükseltmiş olursunuz.

Hamile kaldığınız ilk aylar iştahınız çok fazla olmayabilir. Genelde bulantılardan dolayı iştah azalmasına bağlı olarak çok fazla kilo artışı olmadığı gibi, kilo eksilmesi de görülebilir. Bu endişe verici bir durum olmamakla birlikte, ilk aylarda da bebeğinizin mutlaka ihtiyacı olan besinler vardır. Elinizden geldiği kadar gerekli olan besinleri alın. 3: aydan sonra vücudun gereksinimine karşılık olarak sizin de iştahınız artabilir. Burada da kendinize dur demeniz gerekir. Aşırı yemeyin, ancak aşağıda sayacağımız temel besinleri de ihmal etmeyin. Çünkü bazı besinlerin bebeğiniz için yaşamsal değeri vardır.
Şimdi bu besinlere sırasıyla bir göz atalım.
Temel Besinler

Gebelikte sık görülen kabızlığın önlen­mesi için lif içeren yiyecekleri günlük beslenmenizin büyük bir bölümünde kul­lanmalısınız. Sebze ve meyve, kepekli besinler lif içerir. Fakat kepekli besinleri hamilelikte fazla yememelisiniz.

Folik Asit
¦ Döllenmeden bir ay kadar önce ve gebe­liğin erken döneminde folik asit eksikliği, omirilik kanalı kusuru, damak dudak yarıklığı riskini artırdığı gibi; bebeğin merkezî sinir sisteminin gelişmesi için özellikle ilk haftalarda folik asit gereklidir. Vücutta depolanmadığı için her gün alın­malıdır.

Lif içeren yiyecekler
Sebzeler: pırasa, bezelye
Tahıllar: esmer pirinç, kepek ekmeği
Kuruyemişler : kuru üzüm, kuru kayısı

Folik asit içeren yiyecekler
Taze yeşil yapraklı sebzeler brokoli, ıspanak, Tahıllar, çavdar ya da yulaf ekmeği fındık, fıstık

C Vftamini
¦ Sizin ve bebeğinizin doku tamiri, yara iyileşmesi ve çeşitli metabolik ihtiyaçları için C vitaminine gereksiniminiz vardır. Ayrıca C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyonlara karşı direncinizi artırır. Demir emilimini kolay­laştırdığı için, demir içeren yiyecekleri C vitamini içeren yiyeceklerle birlikte almanızda fayda vardır. C vitamini vücut­ta depolanmadığı için her gün almak gerekir. C vitamini yönünden zengin sebze ve meyveler, taze ve pişirilmeden yenirse vitamin kaybına uğramazlar. Uzun sûre saklanan ve pişirilen besin­lerde C vitamininin çoğu kaybolur. Bunun için besinleri taze ve çiğ olarak veya az haşlayarak yemelisiniz.

C Vitamini içeren yiyecekler
Taze sebzeler: ıspanak, karnabahar, patates,lahana, yeşil ve kırmızı biber, domates
Taze meyveler: greyfurt, portakal, çilek, böğürtlen

Demir
Sizin ve bebeğinizin artan kan hacmi için büyük miktarda demire ihtiyacınız vardır. Özellikle son aylarda demire olan ihtiyaç artar. Bu yüzden hamileliğin ikinci yarınından itibaren doktorunuz demir takviyesi yapabilir.
Demiri mümkün olduğu kadar diyetiniz­den sağlayın. Hamileliğinizin başlangıcından itibaren demir içeren yiyecekleri ağırlıkta alırken, demir emilimini kolaylaştırıcı C vitamini içeren yiye­cekleri de birlikte alın. Doktorun önerdiği demir takviyesini veya demir içerikli yiyecekleri, süt ve çay, kahve gibi demirin en azaltıcı ile içeklerle birlikte almayın, hayvansal yiyeceklerdeki demir, sebzeler.

Demir içeren yiyecekler
Et ve sakatatlar sığır eti, ciğer, Deniz ürünleri sardalya, istiridye
Sebzeler ıspanak, baklagiller, soya fasulyesi
Meyveler: kurutulmuş meyveler, elma

Protein:
¦ Anne adayı gereğinden az protein alırsa, düşük doğum ağırlıklı bebeklere sebep olabilir. Üstelik son 3 ayda protein ve kalori eksikliği beyin gelişimini kötü et­kileyebilir.
¦ Gebe kadının protein ihtiyacı günde 60-75 gramdır. Yüksek kaliteli protein; et, balık, tavuk, süt ve süt ürünlerinden elde edilebilir. Hayvansal besinlerin yağ yönünden de zengin olduğu unutulma­malı, fazla kilo almamak için yağsız ürünler tercih edilmelidir.

Protein içeren yiyecekler
Süt ve süt ürünleri peynir, yoğurt
Baklagiller nohut, kuru fasulye

Kalsiyum
Kalsiyum; kasların, kalp ve sinir sistemi­nin gelişimi, kan pıhtılaşması ve enzim etkinliği için gereklidir. Gebelikte normalde gerek duyduğunuzun iki katı kadar kalsiyuma ihtiyacınız vardır. Yeterince kalsiyum almazsanız, bebeğinizin kemik gelişimi sizin kemik­lerinizden sağlanacağı için, sağlığınız açısından riske girersiniz. Yüksek miktar­da kalsiyum alımının gebeliğe bağlı yük­sek tansiyonu önlemesine yardımcı olduğu son yapılan araştırmalarca ortaya konmuştur. Bu nedenle günde 4 porsi­yon kalsiyum almalısınız.

Kalsiyum içeren yiyecekler
Süt ve süt ürünleri peynir, yoğurt
Kuru yemişler badem, antep fıstığı, fındık, kuru incir
Yeşil yapraklı sebzeler ıspanak, brokoli

Beslenirken Dikkat Edilecek Hususlar
Yukarıda saydığımız besinler genelde sofralarımızdan eksik etmediğimiz besinlerdir. Eğer günlük taze yemek pişirme gibi bir alışkanlığınız yok, fast-food türü yiyeceklerle öğünlerinizi geçiştiriyorsanız, hamileliğiniz süresince bu alışkanlıklarınızı bir kenara bırak­manız gerekir. Şeker, yağ gibi gereksiz kilo aldıran yiyecekler yerine sağlığınız için gerekli besinleri alın. Her insan gibi hamile kadının da şekere ve yağa ihtiyacı vardır. Fakat almış olduğunuz gıdalar içinde ve pişirdiğiniz yemeklerde bunlar mevcut olduğundan ek olarak C almanız gerekmez. Az yağ tükettiğinize inanıyorsanız, belki bir dilim yağlı ekmek, ek yağ gereksiniminizi karşılar.
Gebelikte sıvı ihtiyacınız normale oranla artacaktır. Günde en az 8 bardak sıvı içmeye gayret edin. Meyve sularının yanı sıra en iyi sıvı ihtiyacını suyun karşıladığını unutmayın. Fazladan su, cildinizi yumuşattığı gibi kabızlığınızı da
azaltır.
Yukarıda saydığımız temel besinleri kısaca özetlersek, aşağıda vereceğimiz listedeki besinleri gün içerisinde mutlaka almaya çalışın.
Gün İçerisinde Alınması Gereken Besinler

Süt ve süt ürünleri kalsiyum, protein Yeşil yapraklı sebzeler ve taze meyveler lif, folik asit, C vitamini
Kırmızı et, tavuk eti, balık eti protein, demir, Kepekli ekmek

Hamilelikte Kaçınmanız Gereken Besinler
Aşağıda saydığımız ürünleri ve tabî ki sigarayı, tamamen kaldıramadığınız taktirde, olabildiğince aza indirin. Hazır satın aldığınız yiyeceklerin içeriğine ve son kullanma tarihine dikkat edin. Süt ve süt ürünlerinin tazeliğine ve sütün pastörize olup olmadığına dikkat edin.

Hamilelikte Kaçınılması Gereken Besinler
Kafeinli içecekler, kolalı içecekler, içki, kahve, çay, kakao, Konserve, dondurulmuş yiyecekler.
Anne Adayları Hamilelik - Gebelik Döneminde Nasıl Beslenmeli.??

read more

Hamilelik Döneminde Aşırı Kilo Alma 0 yorum

Hamile kalmadan önceki kilonuza bağlı olarak gebelikte alacağınız kilo belirlenir. Ne kadar kilolu olursanız olun, hamilelik döneminde diyet yapmayı düşünmeyin. Şeker ve yağ içeriği düşük olan besinlerle öğünlerinizi düzenleyin. Günde 3 öğün yerine 6 defa küçük öğünler hazırlamak sizin için daha iyidir.
Gebelikte Önerilen DurumunuzKilo Alımı
Kilo alma miktarı (kg)
Normalden düşük kilolu 12-18
Normal kilolu 11-15
Normalden fazla kilolu 6,5-11
Çok fazla kilolu (obez) 6,5
İkiz gebeliği olanlar 15-20

Vitamin ve Mineral Desteği
Dengeli besleniyor ve bol taze gıda alıyor iseniz, vitamin ve mine­ral desteği ihtiyacınız olmayacaktır. Vitamin ve mineralleri günlük besin­lerinizden temin etmeye çalışın. Hiçbir hap iyi bir diyetin yerini tutamaz. Beden için en iyi vitamin ve mineral desteği taze besinlerdir. Ancak kan­sızlık gibi bazı özel durumlarda doktorunuz vitamin desteği verebilir. Vitamin ve mineraller, yüksek dozda alındıklarında bedende ilaç etkisi yaparlar. Bunun için vitamin ve mineral desteğini doktorunuzun gözeti­minde ve
önerilen miktarda almalısınız. Hamileliğinizin ilk aylarında giyeceklerinizi değiştirmeniz gerek­mez. 5 ve 6. aylardan sonra artık kıyafetleriniz dar gelmeye başlar. İşte o zaman kendiniz için alışverişe çıkabilirsiniz. Eğer yakın çevre­nizde yeni doğum yapmış birisi varsa onun hamilelik giyeceklerinden de faydalanabilirsiniz.
Artık mağazalarda çok şık hamile kıyafetleri, satılıyor. Kendinize uygun olanı alın, fakat abartıya kaçmayın. Fazla kullanımı olan kıyafetleri tercih ederseniz, çeşitli şekillerde giyebilirsiniz. Örneğin, bir file alıp içine değişik renklerde bulüzlerle defalarca giyebilirsiniz.

İlla ki hamile kıyafeti de almanız gerekmez. Zevkinize uygun bol kıyafetleri de pekala kullanabilirsiniz. Alışveriş yapmadan önce, gardolabınızı kontrol etmeyi unutmayın. Hâlâ giyebileceğiniz bol kıyafetleriniz olabilir. Çoğu kadın birkaç ay giyeceği hamile kıyafetlerine yatırım yapmak istemez. Siz de böyle düşünüyorsanız, eşinizin kıyafetleri de dahil olmak üzere her türlü imkanınızı değerlendirdik­ten sonra, daha sonraki hamileliklerinizde kullanmayı veya bir yakınınıza vermeyi düşünerek birkaç tane hamile kıyafeti alabilirsiniz.

Rahat giysiler olmasına dikkat edin. Gebelikte vücut ısınız arttığı için kendinizi sıcağa karşı daha duyarlı hissedebilirsiniz. Sentetik kumaşlar nemi çekmedikleri için göğüslerin alt kısımlarında ve kasıklarda pişiklere neden olabilir. Belinizi sıkmayan bol kıyafetler tercih edin. Lastikli etek veya eşofman, karnınız büyüdükçe sizi rahatsız etmez. Ayrıca bacağınızı sıkan lastikli çoraplardan da kaçınmanız gerekir. Sıkı çorap lastiği, bacaklarda varis ya da su toplanması meydana getirebilir.

Hamilelikte en önemli giysi iç kıyafeti erin izdir. Büyüyen göğüs­leriniz için üzerinize iyi oturan destekli bir sutyen almanız gerekir.
Ancak stok yapmaya kalkışmayın. Birini yıkadığınızda diğerini kullanmak üzere iki tane almanız yeterlidir. Bunlar dar gelmeye başlayınca yenilerini alırsınız. Hamileliğin son aylarında kullandığınız sutyenlerinizi lohusalıkta da kullanabilirsiniz. Lohusalıkta ilave olarak önden açık bir iki tane sutyen alırsanız, emzirirken rahat edersiniz

read more

Kalp Krizi ve Kalbin Durması 0 yorum

Kalp Krizi ve Kalp Durması
Kalp krizi, kalbi besleyen kanın durması veya çok azalması durumunda meydana gelen kas dokusu ölümü sonucunda oluşur. Bunun da sebebi genellikle koroner (kalbi besleyen) damarların tıkanmasıdır. Kalp krizi bulguları ve müdahalede yapılması gerekir.

Eğer kalp kasındaki hasar ciddiyse, bu durum kalp durması olarak adlandırılan, kalp atımının durması ile sonuçlanabilir. Ani kalp durması, ABD'de yılda yaklaşık 250,000 kişi ile, hastane dışı ölümlerin önde gelen sebebidir.
►Kalp Krizi ve Kalp Durması
►Yaşam Zinciri
►TYD Uygulama
►Solunum Yollarının Tıkanıklıktan
►Yaşam Zinciri
Hastane dışı bir ortamda kalbi duran hastaların, sadece çok azı hızlı ve doğru bir müdahale ile hayatta kalabilir. Yasam zinciri, kalp durması durumunda uygulanması gereken, İçişinin hayatta kalmasını sağlayacak birbirine bağlı etkinliklerin tamamını kapsar. Bu zincirde yer alan 4 temel halka şunlardır:
1.Hızlı müdahale: Hemen sorun saptanmalı ve 112'den yardım istenmelidir.
2.Hızlı TYD: Temel yaşam desteği ile kalbe ve beyne kan gidişinin sağlanması amaçlanır. Sağlık personeli ve elektroşok cihazı gelene kadarki zaman çok değerlidir.

3.  Elektroşok: Defibrilatör de denilen cihazla kalbe uygulanan şok, bazı vakalarda kalp atımım geri getirir.
4.  Acil ünitede uygulanan ileri yaşam desteği: Damardan sıvı tedavisi, ilaçlar ve solunum cihazlarıyla sağlık personelinin uyguladığı
yaşam desteğidir.
Eğer zincirin halkalarından biri zayıf veya yoksa, hastanın hayatta kalma şansı büyük oranda azalacaktır. Zincirin sağlamlığı, hastanın hayatta kalma şansıdır.TYD Uygulama

Kalp durması durumunda acilen temel yaşam desteği uygulanması gerekir. Temel yaşam desteği sırasında uygulanan kalp masajının amacı hastanın akciğerlerinin oksij enlenerek kalp ve beyne kan gitmesini sağlamaktır.
TYD teknikleri, yenidoğanlar (0- 1 yaş), çocuklar (1-8 yaş) ve yetişldnler ( 8 yaş ve üstü) için çok az farklılıklar içermekle birlikte, her yaş gurubu için benzerdir.

Bilincin Açık Olup OlmadığıKontrol Edilir
Olay yeri güvenli ise, kazazedenin yamna gider gitmez bilincinin açık olup olmadığı kontrol edilir. Bu amaçla hastanın omzuna yavaşça dokunarak iyi olup olmadığı sorulur. Eğer kazazede yanıt vermiyorsa yanınızdaki birinden 112'yi aramasını isteyin. Eğer kazazede bir yetişkinse ve yalnızsamz ve yakınınızda bir telefon varsa 112'yi siz arayın. Eğer kazazede yanıt vermeyen bir çocuk ise, önce 5 tur olacak şekilde (yaklaşık 2 dakika boyunca) TYD uygulayın, daha sonra 112'yi arayın.

Hava Yolu Açık Tutulur ve Solunum Kontrolü Yapılır
Kazazede, sert bir zemin üzerine yüzü size dönük olacak şekilde yatırılır. TYD uygulamaya başlamadan önce, kazazedenin hava yolunu açın ve solunumun normal olup olmadığını kontrol edin. Hava yolunu, başı arkaya itip çeneyi yukarıya kaldıracak şekilde (baş-çene pozisyonu vererek) açın.
Baş-çene pozisyonunu uygularken, kulağınızı kazazedenin ağzına yaklaştırarak solunum sesini duymaya çalışın. Kazazedenin göğsünün inip kalktığını görmek için dikkatlice bakın, göğsünü dinleyin ve 5-10 saniye boyunca normal solunum olup olmadığını anlamaya çalışın.
Solunumun normal olup olmadığını değerlendirirken 3ak-dinle-hisset yöntemi" uygulanır.

Suni Solunum
Eğer kazazede soluk almıyorsa, suni solunum uygulanır. Baş-çene pozisyonunda iken hastanın burnu iki parmakla sıkıştırılarak dudakları ağzın tamamen içinde kalacak şekilde iken ağzına hava üflenir. Bir saniye hava üflendikten sonra yeniden soluk alınarak aynı işlem yinelenir. "Yaşam öpücüğü" de denilen bu nefesler hastanın ağzına üflenirken, her defasında göğsünün yükseldiğinden emin olunmalıdır.
Suni solunumda kullanılan diğer yöntemler şunlardır:

Ağız bariyeri ile suni solunum
Ağızdan burna suni solunum o Ağızdan stomaya suni solunum
Ağız bariyeri ile suni solunum Kazazedenin ağız ve burun bölgesine enfelcsiyonlara karşı önlem alınması amacıyla yerleştirilen bir bari-yer cihazı ile uygulanan suni solunum yöntemidir.

Ağız bariyeri ile suni solunum uygulanması
Ağızdan burna suni solunum
Eğer kazazedenin ağzı açılamıyorsa veya ağız burun bölgesinde ciddi yaralanma varsa ya da örneğin dişlerin olmaması nedeniyle ağızdan ağza solunum sırasında hava kaçağı oluyorsa, bu yöntem uygulanır. Baş-çene pozisyonundayken hastanın ağzı kapatılarak, burun tamamen ağzın içinde alınmış halde kazazedenin ciğerlerine hava üflenir.
Ağızdan stomaya suni solunum
Ses telleri bölgesine ait bazı hastalıklar nedeniyle, gırtlak (larinks) cerrahi olarak çıkartılmış olabilir. Bu durumda hastalar boyunlarında açılan ve stoma adı verilen kalıcı bir delikten nefes alırlar. Eğer kazazede normalde stomadan soluk alıp veriyorsa, ağzı ve burnu kapatıldıktan sonra, ağızdan stomaya suni solunum yöntemi uygulanır.

BİLMENİZ GEREKENLER
Midede oluşabilecek aşırı gerginlikten sakınma
Suni solunum, midede aşırı gerginliğe yol açabilir. Bu sorunu azaltmak için hastaya verilen nefesleri aşırı olmayacak ve göğüste yükselme görülecek şekilde ayarlayın. Çünkü meydana gelen aşırı gerginlik, mide içeriğinin geri gelmesine ve hastaya yapılan ilkyardım müdahalesinin zorlaşmasına sebep olacaktır.
Kalp Masajı
Kalp masajı, kalbe ve beyne yeterli miktarda kan akışım sağlar. Yetişkinler için 2 el, çocuklar için tek el, bebekler içinse 2 parmak kullanarak kalp masajı uygulanır. Masajların etkin olabilmesi için göğse sert ve hızlı basınç uygulanmalıdır. Yetişkinlerde göğsü 4-5 cm, çocuk ve bebeklerde ise göğüs kafesinin ön arka çapının 1/3'ü kadar çöktürecek şekilde basınç uygulanmalıdır. Yetişkin ve çocuklarda meme ucu hattı ile göğüs kemiğinin kesiştiği yere, bebeklerde ise göğüs kemiğimin üzerinde meme uçlarının hemen altına uygulanır.

Dakikada 100 defa olacak şekilde bir ritmle, 30 kalp masajı ardından 2 suni solunum uygulanır. Çocuklar ve bebekler için de uygulama yetişkinlerdeki gibidir. Kalp masajı ve solunumlara 30/2 olacak şekilde, sağlık ekibi gelinceye kadar, kazazede yaşam belirtileri gösterinceye veya siz uygulamaya devam edemeyecak kadar yoruluncaya dek devam ediniz.
Yetişkinlere TYD uygulanması
Yetişkinlere TYD uygularken aşağıdaki adımları
1. Hastaya yavaşça dokunarak "İyi misin?" diye sorun. Eğer hasta tepkisizse, hastayı sırtüstü çevirin.
Bebeklerde TYD uygularken elin pozisyonu
2. Yardım çağırmak için 112'yi arayın.
3.  Baş-çene pozisyonu vererek hava yolunu açın (AdımO).
4. Hastanın solunumunun olup olmadığım anlamak için "bak-dinle-hisset" yöntemi ile 5-10 saniye boyunca göğsünün yükselip yükselmediğine bakın, solunumu dinleyip hissetmeye çalışın (Adım#). Eğer solunum varsa, hastaya "koma pozisyonu" verin. Solunum yoksa, bir sonraki adıma geçin.
5. Herbiri 1 saniye olacak ve göğsü yükseltecek şekilde 2 suni solunum uygulayın (AdımO)- Eğer ilk solunum hastanın göğsünü yükseltmemişse, başı yeniden geriye iterek tekrar deneyin. Ardından bir sonraki adıma geçin.
6. TYD uygulaması (AdımO):
•   Elinizin bilekle avuç arasındaki topuk kısmını, orta hatta, göğüs kemiği ik meme ucu hattının kesiştiği yere yerleştirin. Sonra diğer elinizi üzerine koyun.
•   Göğüs kafesi 4-5 cm çökecek şekilde basınç uygulayın.
•   Dakikada 100 defalık bir ritimle 30 ke; basınç uygulayın.
•   Hava yolunu açın ve 2 kez suni solunun uygulayın (herbiri 1 sn olacak şekilde).
7.  30/2 oranında kalp masajı ve suni solunum, sağlık ekibi gelinceye kadar, kazazede yaşan belirtileri gösterinceye veya siz yoruluncay, kadar devam edin.


read more

Gebelik Dönemindeki Şikayetler 0 yorum

GEBELİK SIRASINDA SIK RASTLANAN ŞİKAYETLER
Gebelik sırasında hiç sıkıntı yaşamayan, çok rahat bir dönem geçiren kadınlar çok nadir olsa bile vardır. Ancak birçok kadın gebelikte sık rastlanan yakınmalardan biriyle veya birkaçıyla karşı karşıya kalabilir. Bunların çoğu normaldir. Tüm bunlar, gebelikteki hormon değişikliğine ya da gebelikte vücudun fazlaca yüklenmesine bağlıdır.
Gebeliği 3 döneme ayırırsak, bu rahatsızlıklar genelde ilk ve son 3 ayda görülürler. ilk 3 ay uyum dönemidir. Hamilelik yerleşirken, organizma buna uyum sağlama çabasındadır. Bu ilk dönemde çıkan rahatsızlıklar genelde 3. ayın sonlarına doğru kaybolmaya başlarlar.

2. dönem denge dönemidir. 3. ayın sonundan 6. ayın sonuna kadar sürer. Anne ve bebek birbirlerine uyum sağlamışlardır. Şikayetler bu dönemde çok az görülür. Hamileliğin en keyifli dönemi bu dönemdir.
Son 3 ayda ise çocuk giderek büyümüş ve rahimde daha fazla yer kaplamaya başlamıştı. Organizmanın doğuma hazırlanmasın­dan dolayı da yakınmalar artar. Bunlardan haberdar olmanız, karşılaştığınızda şaşırmamanız ve önlem almanız içindir.

Gebelikte Bulantı ve Kusmalar
Gebeliğin ilk belirtilerindendir. Bütün gebelerde bulantı görülmez. Kimileri hatif şiddette yaşarken, kimileri oldukça yoğun yaşayabilirler. Çoğunlukla sabahları aç karnına olmasına rağmen gün içinde herhangi bir vakitte de görülebilirler. Genelde ilk 3 ayın sonun­da kesilirler. Fakat bazı gebeliklerde 9 ay boyunca devam ettiği de görülür. Bebeğin beslenmesini engelleyecek derecede bulantınız oluyorsa, dok­torunuza danışmalısınız.

Ne Yapabilirsiniz?
Sabahleyin yataktan yavaş yavaş kalkın ve yatağın kenarında birkaç dakika oturarak bekleyin.
Sabahleyin ilk iş olarak kuru tost ya da kraker yiyin.
Hergün 5 ya da 6 defa küçük yemek öğünleri yiyin, midenizin tamamen boş kalmasına izin vermeyin.
Hoş olmayan kokuları engelleyin. Meyve suyu, süt, kahve ve çay içmeyin.
Bulantı ve kusmalarım önemli bir sebebinin psikolojik olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Güzel şeyler düşülün.

Aşırı Tükürük Salgılama
Sık olmamakla birlikte ilk aylarda görülen bir rahatsızlık da aşın tükürük salınımıdır. Pek hoş olmasa bile zararsız bir durumdur. Sabah bulantıları olan kadınlarda daha sık olur ve bulantıların artmasına sebep olabilir.

Neler Yapabilirsiniz?
♦ Mentollü bir diş macunuyla diş­lerinizi fırçalayın.
♦ Sakız çiğneyin

Gebelikte Sık İdrara Çıkma
İlk ve son 3 aylarda sık idrara çıkma görülür. Sebebi, ilk 3 ayda büyüyen rah­min hemen önünde yer alan idrar kesesinin uyarı masıdır. Son 3 ayda ise doğum yoluna giren bebeğin başı idrar kesesine basınç yapar. Ayrıca bedende çoğalan artık maddelerin atılımını hız­landırmak amacıyla, böbrek çalışma hızı ve vücut sıvı hacmi de artmıştır.

Ne Yapabilirsiniz?
İdrar yaparken öne doğru eğilirseniz, idrar kesenizi tam olarak boşaltırsınız.
Gece sık sık tuvalete çıkmak sizi rahatsız ediyorsa, akşamları sıvı alımını azaltın, fakat günlük 8 bardak sıvı ihtiyacınızı kesinlikle ihmal etmeyin. Az sıvı alırsanız, hamilelik­te sık rastlanan idrar yolu iltihaplarını kolaylaştırmış olursunuz.

Vajinal Akıntılar
Gebelikteki hormonal değişiklikler nedeniyle vajinadaki akıntı artabilir. Hamileliğin 3 döneminde de vajinal akıntı görülebilir. Kaşıntı, kızarıklık, sancı, kokulu ve renkli akıntı olduğunda doktorunuza danışın.

Ne Yapabilirsiniz?
♦ Vajinal deodorant ve parfümlü sabunlar kullanmayın.
♦ Temiz iç çamaşırları sizi rahatlata­bilir.
♦ Vajinayı yıkarken sabun kullanmayın.

Mantar
Gebelikteki hormonal değişiklikler vajinal mantara yakalanmayı kolay­laştırır. Vajinada peynir kesiği kıvamında beyaz akıntı ve şiddetli kaşıntı görülebileceği gibi, idrara çıkma sırasında yanma da görülebilir. Gebeliğin 3 döneminde de görülebilecek olan bu yakınma, bebek doğmadan önce tedavi gerektirebilir.

Ne Yapabilirsiniz?
♦ Naylon iç çamaşırı, dar pantolon ve vaji­nal deodorantlardan kaçının.
♦ Doktorunuza danışın, uygun bir krem önerebilir.

Gebelikte Dişeti Kanaması
Gebelik hormonları nedeniyle dişetleri şişer, iltihaplanır ve kolay­ca kanar duruma gelirler. Bu da dişeti hastalıklarına ve çürümelere sebep olabilir. Özellikle dişlerinizi fırçalarken dişetinizin kanadığını görebilirsiniz.

Ne Yapabilirsiniz?
♦ Şekerli besinlerden uzak durup C vitami­ni içeren besinler yiyin. Günlük kalsi­yum ihtiyacınızı aldığınızdan emin olun.
♦ Düzenli bir şekilde yemeklerden sonra dişlerinizi ve dilinizin üstünü fırçalayın.
♦ Gebelik boyunca en az bir kez diş dok­torunuza giderek dişlerinizi kontrol ettirin.

Gebelikte İsilik
Hormon değişikliğinden kaynakla­nabilir. Şişman ve çok terleyen kadınlarda görülür. Vücutta en fazla terleyen göğüs altı ve kasık gibi derinin kıvrımlı bölgelerinde kızarıklık veya kaşıntı şeklinde görülür.

Ne Yapabilirsiniz?
Bu bölgeleri sağlığa uygun doğal sabun­larla sık sık yıkayıp iyice kurulayın.
Bol ve pamuklu giysileri tercih edin.

Gebelikte Baş Dönmesi ve Bayılma Duygusu
İlk 3 ayda veya son 3 ayda görülebilir, ilk 3 ayda, hızla genişleyen dolaşım siste­mini, var olan kan hacminin yeterli dere­cede doldurmaması baş dönmesine neden olabilir. Son 3 ayda ise genişleyen rahmin anne adayının kan damarları üzerine yaptığı basınç, baş dönmesine neden olabilir. Gebelik süresince tansiyonunuz normalden düşük olmasından dolayı baş dönmesi hissedebilirsiniz. Yatar veya oturur durumdan her kalkışınızda meydana gelebilir. Sık sık bayılma meydana geli­yorsa doktorunuza bildirin. Başka bir hastalığın belirtisi olabilir.

Ne Yapabilirsiniz?
♦ Uzun süre ayakta kalmayın.
♦ Oturur veya yatar durumdayken yavaş yavaş ayağa kalkın.
♦ Uzun süre aç kalırsanız kan şekeriniz düşer. Bunun için de baygınlık hissedebilirsiniz. Sık sık ve azar azar yemek yiyin.
♦ Çok sıcak ve havasız bir yerde vakit geçirmeyin.
♦ Eğer bir rahatsızlık hissediyorsanız, yere uzanın ve ayaklarınızı yukarıya kaldırın. Veya oturun, kendinizi iyi hissedinceye kadar başınızı diz­lerinizin arasına alın. Kalabalık ortam­larda ayakkabı bağlıyormuş gibi bu işlemi yapabilirsiniz.

Gebelikte Kabızlık
Gebelik süresince kabızlık, daha önce hiç kabızlık çekmemiş kadınlarda bile sık görülür. Sebebi, hormon düzey­lerindeki artışa bağlı olarak bağırsak kaslarının gevşemesi ve bağırsakların çalışmasını yavaşlatmasıdır. Son aylarda da büyümekte olan rahim, bağırsaklara baskı yaparak normal çalışmasını engeller. Kabızlık 9 ay boyunca hamileliğin her döneminde görülebilir.

Ne Yapabilirsiniz?
Lif açısından zengin gıdalar yiyin (taze meyve ve sebzeler, kepekli gıdalar).
Bol bol sıvı alın.
Düzenli cimnastik veya yürüyüş yapın.
Her ihtiyaç duyduğunuzda vakit geçirmeden tuvalete gidin.

Gebelikte Varisler
Şişmanlarda ya da ailesinde varis olan kadınlarda sıklıkla görülür. Bacaklarda ağrı, bacak ve baldır damarlarında, bazen de makatta veya cinsel organ çevresinde şişkinlik olabilir. Uzun süre ayakta durma ya da bacak bacak üstüne atma bu sorunu ağırlaştırabilir.

Ne Yapabilirsiniz?
Fazla kilo almaktan kaçının.
Sık sık bacaklarınızı yukarıya kaldırarak din­lenin.
Sabahları yatağınızdan çıkmadan, varis çorapları ya da esnek çoraplar giyin. Sigara, varisleri artırabilir. Sigara içmeyin. Sizi sıkacak çamaşırlar giymeyin. Yeterli miktarda C vitamini alın.

Uyku Sorunları
Başlangıçta sıklıkla ve gün içinde rahatsız edecek derecede uyuma isteği görülebilir. Fakat sık sık idrara çıkma, bebeğin tekmelemesi gibi etkenler uyuma güçlüğü çıkartabilir. Son aylarda büyüyen karın nedeniyle rahatsız yatıldığı için uyumakta güçlükle karşılaşılabilir.

Ne Yapabilirsiniz?
Akşam hafif bir yemek yiyin. Çay ve kahve gibi uyarıcılardan kaçının.
Hep aynı saatte yatmaya çalışın.
Gevşeme egzersizleri yapın. Kitap okuyup ılık bir duş yapmak da uykuya gitmenizi kolay­laştırabilir.
Yatak odanızın havadar olmasına ve çok sıcak olmamasına dikkat edin.
Yataktaki en rahat konumunuzu bulmak için bacaklarınızın arasına yastık alabilirsiniz. Uykunuz kaçtığında yatakta oyalanmayın. Kalkın kitap okuyun veya ılık bir duş alın. Sık idrara çıkmaktan dolayı uykunuz kaçı­yorsa akşamları sıvı almayın.

Mide Yanması
Gebelikte mide girişinde bulunan kas halkasının gevşemesi nedeniyle, mide özsuyu yemek borusuna geçer. Mide asitleri, duyarlı yemek borusunu tahriş eder ve göğsün orta yerinde kuvvetli bir yanma hissedilir.

Ne Yapabilirsiniz?
* Çok kilo almaktan kaçının.
* Midenizi rahatsız edecek bol baharatlı, kızartılmış ve yağlı yemeklerden kaçının.
* 3 öğün yerine sık sık fakat azar azar yiyin. Yemekleri küçük lokmalar halinde alıp iyice çiğneyin.
* Geceleri ılık süt içmeyi deneyin.
* Sigara içmeyin.

Hemoroid (Basur]
Büyüyen rahmin vücudun alt kısmına giden damarlara-ve bebeğin başının makat çevresindeki damarlara baskı yapmasından dolayı buradaki kan dolaşımı bozulur. Makat çevresindeki toplardamarlarda hemoroid adı verilen genişlemeler meydana gelir. Tuvalete çıktığınızda kaşıntı, sancı ve kanama hissede­bilirsiniz. Basurunuz varsa bunu doktorunuza bildirin. Hafif şiddetteki basurlar tedavi gerektirmeyip, bebek doğduk­tan sonra kaybolabilirler.
Yatakta başınızı yüksek tutarak uyuyun.
Doktorunuza danışırsanız, size mide asidini giderici ilaçlar önerebilir.

Ne Yapabilirsiniz?
Kabız olmamaya dikkat edin. Ikınmayın. Uzun süre ayakta kalmaktan kaçının.
Buz torbası koyarak hemoroîddeki kaşıntıyı hafif­letebilirsiniz.
Makattaki damarlara aşırı basınç yapmayı engellemek için, sırtüstü değil yan yatın.
Günde iki kez ılık oturma banyosu yapın.
Vajinadan makata doğru olan bölgeyi her dışkılamadan sonra önden arkaya doğru ılık suyla yıkayın.
Mutlaka doktorunuza danışın. Önü alınmayan hemoroidler, doğumdaki ıkınmalardan dolayı azabilir.

Kramplar
Fosfor fazlalığı ve kalsiyum eksikliği nedeniyle veya laktik asit birikmesi sonucunda bacaklarda kramp görülebilir. Doktorunuzun önerisiyle fosfor içermeyen bir kalsiyum takviyesi veya diyeti uygulaya­bilirsiniz. Kramplar, ayak ve bacaklar­da çoğunlukla gecelen kasılmalar şeklinde olur ve son 3 ayda sık görülür.

Ne Yapabilirsiniz?
Kramp giren bacağınızı gererek, ayak bileği ve ayak parmaklarınızı hafifçe yukarı kaldırın. Veya bacağınıza hafif hafif masaj yapın. Ağrı geçtiğinde kan dolaşımını artırmak için biraz yürüyün. Soğuk bir yüzeye basmak da işe yarayabilir.
Doktorunuza danışın, kalsiyum ya da D vitamini takviyesi verilir.

Nefes Darlığı
Gebeliğin ikinci yarısından sonra, büyümüş olan rahmin diyaframa baskı yapması sonucunda nefes almakta zorluk yaşanır. Kansızlık da nefes darlığına sebep olabilir. Ciddi soluk alma güçlüğü yaşıyorsanız, doktorunuza danışın.

Ne Yapabilirsiniz?
Soluğunuz kesildiğinde oturun. En azından çömelin.
Fırsat buldukça dinlenin.
Geceleri yastığınızı yükseltmek de işe yarayabilir.

Gebelik Çatlakları
Gebelik süresince deriniz çok ge rildiğinden göbekte, kasıkta ve meme­lerde kırmızı renkte çatlaklar görülebilir. Aşırı kilo almanın da etkili olduğu çat­laklar, doğumdan sonra incecik çizgilere dönüşürler. Tamamen önleyemeseniz bile dengeli bir besin diyeti uygulamakla hızlı kilo artışını düzenleyerek bunları en aza indire­bilirsiniz

Ne Yapabilirsiniz?
Hızlı kilo almaktan kaçının. Krem ve merhemler çatlakların kapan­masını etkilemezler, ancak nemlendiri­ci bir krem sürmek, oluşmasını önle­mek için yararlı olabilir.
Bol bol su için

Ayaklarda ve Ayak Bileklerinde Şişme (Ödem)
Genellikle sıcak havalarda ve günün sonunda ayaklarda ve ayak bileklerinde şişkinlik birçok gebe kadında görülebilir. Nedeni vücudun fazladan su tutmasıdır. El ve yüzde de şişme görülmüşse veya ödem 24 saat içinde geçmemişse, doktorunuza danışın.

Ne Yapabilirsiniz?
Sık sık bacaklarınızı yükseğe kaldırarak dinlenin. Mümkünse sol tarafınıza yatın.
Günde en az iki-üç litre sıvı alarak bedeninizin artık maddelerden kurtulmasını sağlayın. Yine de bir seferde iki bardaktan fazla sıvı almamaya dikkat edin.
Şişlikler sizi çok rahatsız ediyorsa, hamileler için satılan korseli çoraplardan giyin.

Bel ve Sırt Ağrıları
Genellikle hareketsiz olan kasık bölgesi eklemlen, doğumda bebeğin geçişini kolaylaştırmak amacıyla gebelik süreciyle birlik­te gevşemeye başlar. Bu, karnınızın iyice büyümesiyle bir­likte vücudunuzun, kas iskelet sisteminin dengesini bozar.-Başınızı ve omzunuzu geriye atarak dengelemeye çalışırsınız. Bebeğin ağırlığı vücudu öne doğru çekeceğinden, buna bağlı bel ağrısı sık görülür. Kendinizi dik tutmaya ve sırtınıza çok yük bindirmemeye dikkat edin. Gebelik hormonları sırt kaslarınızı gerip yumuşattığı için, fazla eğilirseniz, ani ve sert hareketler yaparsanız ya da yer­den bir şeyi yanlış bir şekilde kaldırırsanız, beliniz kolayca incinir.

Ne Yapabilirsiniz?
♦ Fazla kilo almamaya gayret edin.
♦ Çok yüksek topuk veya düz ayakkabı giymeyin,
♦ Evde iş yaparken (yeri silerken veya yerden bir 11 şey kaldırırken), ayaklarınızı bükmeyin. Dizlerinizin üzerine oturup o şekilde iş yapın. Bir şey kaldırırken dizlerinizi bükün, sırtınızı I bükmeyin, belinizle değil bacak ve kollarınızla kaldırın.
♦ Çok uzun süre ayakta durmamaya çalışın. Eğer uzun süre ayakta durmanız gerekirse, bir bacağınızın altına alçak bir tabure koyarak jl dizinizi hafifçe bükün.
♦ Çok uzun süre oturmayın. Bir saat, en iyisi yarım saatte bir yürüme ve gerinme molası verin.
♦ Sert bir yatakta uyuyun. Yataktan kalkarken önce yana dönün, daha sonra da diz üstü duruma geçin. Kendinizi kalçalarınızdan doğru iterek i kalkın, sırtınızı hep dik tutun.
♦ Karın kaslarınızı güçlendirecek basit egzersizler yapın. Yüzme, hem belinizin ağrısına hem de sırtınızın ağrısına iyi gelecektir.

read more

Gebelikte Düşük Tehlikesi 0 yorum

Düşük Tehlikesi
Bebeğin rahme tutunmaya çalıştığı, anne ile bebeğin vücudunun uyum sağlama süreci olan ilk 3 ayda gebeliğin son bulması ihtimali vardır. Birçok kadın düşük tehdidi geçirmiş veya birçok kez düşük yapmıştır. Düşüğe yol açmadığı halde", düşük nedeni sayılan birçok etmen vardır. Bunların arasında ağır kaldırmak, düşmek, duygusal sorunlardan dolayı stres altında kalmak, geçmişinde düşük riski olması, kötü beslenme, hormonel yetersizlik ve annenin belirli tıbbi sorunlarını sayabiliriz. Fakat bunların düşüğe yol açtığı ispatlan­mamıştır.
Düşük, kanama şeklinde başlar, fakat her kanama düşük tehlikesi demek değildir. 20. haftadan önceki kanamalar olası bir düşükten, bu haftadan sonrakiler ise plasentadan kaynaklanabilir. 20. haftadan önceki kanamalar az ve ağrısızsa, gebelik devam ede­bilir. Birçok kadın düşük yapmadığı halde hamileliğinin ilk aylarında bu tür bir kanama yaşamıştır.

Düşük Belirtileri:
♦ Kanama âdet kanaması kadar şiddetli olarsa ya da açık renkli akıntı 3 günden çok sürerse.
♦ Kanama ile birlikte karnınızın orta alt kısmında çok şiddetli kramp ve ağrı varsa, düşük yapma ihtimaliniz çok yüksek.
♦ Çamaşırınızda gri beyaz pembemsi parçalar fark ederseniz, düşük başladı demek­tir. Bebek artık kurtarılamaz.
♦ Hemen bir yardım çağırın, doktorunuzu arayın ve sırt üstü yatıp bekleyin.

TOKSOPLAZMA
Kedi, köpek dışkısı, çiğ et ve pastörize edilmemiş süt, anne karnındaki bebeğe zararlı olabilecek toksoplazma denilen bîr para­ziti taşıyabilir. Bunun için şu önlemleri alabilirsiniz:

Önlemler:
♦ Evinizde kedi veya köpek besliyorsanız, muhtemelen toksoplazmaya karşı bağışık­lığınız vardır. Doğum öncesi bağışıklığınızın olup olmadığını anlamak için test yap­tırabilirsiniz.
♦ Bahçe ile uğraşıyorsanız, eldiven kullanın.
♦ Az pişmiş ya da çiğ et yemeyin (çiğ köfte de dahil), pastörize edilmemiş süt içmeyin. Mutfakta çiğ ete dokunduktan sonra ellerinizi güzelce yıkayın.

read more

sağlık Site istatistikleri
 
Sağlık, Kadın Hastalıkları