31 Mart 2010 Çarşamba

İnsanlar İçin Beslenmenin Önemi 0 yorum

31 Mart 2010 Çarşamba |
Her canlının beslenmesinde iki amaç vardır. Dokuların yapılanması ve yenilenmesi için gerekli hammaddeyi almak, vücuda enerji verecek canlılığı sağlamak. Genel olarak birinci amaca temel maddelerden az bir miktar sindirilerek varılabilir. Fakat ikincisi için yeterli kalorinin alınması şarttır. Yeterince kalori alıp, temel besinleri almamak, temel besinleri, dengeli alıp toplam yiyecek yetersizliği de yaşamı engeller. Kısacası hiç bir besin maddesi tek başına yeterli büyüme, gelişme ve sağlıklı yaşam için gerekli imkanı sağlıyamaz.
Kötü beslenme üç şekilde görülür:
1) Yetersiz beslenme,
2) Dengesiz beslenme,
3) Aşırı beslenme,

Yetersiz beslenme sürekli beslenme bozukluğuna gider. Bu da çocukların hastalıklara karşı direncini azaltır. Yaşam tehlikeye girer. Çocuk vücudunun büyümesi, gelişmesi, organların işlevlerini tam olarak yerine getirebilmesi için çeşitli besinlerin hepsinden belli oranlarda alınması dengeli beslenmekle olur. Bir ve birkaç besin türü istenilenden fazla dahi alınsa, sonuçta dengesiz beslenme ortaya çıkar. Aynı durum aşırı beslenme için de söz konusudur. Pek çok hastalığın gelişiminde şişmanlığın etkisi görülür.

read more

Şişmanlık, Şişmanlama 0 yorum

Gereğinden fazla kilo, hiç şüphesiz arzu edilir bir durum değildir. Fazla kilo vücudun bütün sistemlerini yorar, özellikle kalp  ve kan dolaşımı üzerinde olumsuz etkiler oluşturur. İdeal ağırlığın üzerindeki kilolar, insanın ortalama ömrünü de etkiler. Damar tıkanıklığı, damar sertliği ve şeker, şişman kimselerin yakalanabileceği hastalıkların başında gelir.sismanlik
Alman besinler enerjiye dönüşmezse veya alman kalori yalalandan fazla olursa vücudun depoladığı yağ miktarı artar. Bu durum vücudun ağırlığını da arttırır. Şişmanlamanın temel prensibi budur. Yağlı etler, unlu gıdalar, tatlılar, konserveler, pilavlar, kuru yemişler ve ekmekten mümkün olduğunca uzak durulur. Sevilen yemekten bir porsiyondan fazla yenmez. Unlu, şekerli ve tuzlu gıdalara dikkat edilir. Et ve sebzelerden yapılan yemekler yağsız, günlük ekmek tüketimi en fazla  üç dilim olmalıdır.
Kilo verme ve diyet endüstrisi son yıllarda milyarlarca doların döndüğü ticari bir yapı hali­ne gelmiştir. Bir takım diyet listeleriyle, ol­dukça sağlıklı ve kendisiyle barışık kişiler bi­le zayıflama çılgınlığına itilmektedir. Reklamlardaki ve televizyonlardaki vücut tipi, sağlıksız bir şartlanma oluşturmaktadır. Sopa gibi zayıf ol­ma modası son derece sağlıksızdır.
Ancak aşırı şişmanlık da pek çok sağlık so­runlarına yol açmaktadır; yüksek tansiyon, diyabet, kalp rahatsızlıkları, aşırı uyku ve horlama, böbrek problemleri ve eklem iltihaplanmaları bunlardan sadece bir kaçıdır.

Kilo vermek kan basıncını düşürdüğü gibi; kolesterolü azaltır, ayrıca kalp krizi geçirme riski­ni de düşürür. Aşırı kilolu olanlar, normal kilolu­lara oranla hastalıklara karşı daha büyük risk al­tındadır.
Kaç kilo vermeliyiz? Bunu doktorunuz be­lirleyecektir ama ideal kiloya ulaşayım diye kendinizi zorlamayınız. Fazla kilolarınızın bir kıs­mını vermeniz ve daha sonra kilonuzu koru­manız, sağlığınız için yararlı olacaktır. Böyle­likle kendimizi daha zinde ve enerjik hissedersi­niz.

Kimler Şişmandır?
Kilolarla, santimlerle ölçmenin yanısıra şiş­man olup olmadığınızı ortaya koyan pek çok usûl vardır. Parmakla­rınızla içi yağ dolu de­rileri tutabiliyor musu­nuz? Asıl test ise, dürüstlükle aynaya bakmanız olacaktır. Vücudunuzda fazla yağ varsa bunu bi­lecek, görecek, hissedeceksiniz. Bırakın en iyi ha­kem, gözleriniz olsun.
Kişinin şişman olup olmadığını anlaması için birinci metod, boyu kilo olarak söylemektir. Bu rakamı erkekler için aynen, kadınlar için 3 eksil­terek söylersek normalin üst, şişmanlığın alt sını­rını buluruz. Sözgelimi 1.78 boyu olan bir erkek için şişmanlık sınırı 78'den, hanımsa 75'ten iti­baren başlar diyebiliriz.
Fakat şişmanlığın değerlendirilmesinde en son kriter, beden kitle indeksi (BKI) ölçül­mesidir. BKI’nin 20-25 arasında tutulması sağıklı hayat göstergesi olarak kabul edilir. BKI’sı 25-30 arasında olan kişiler toplu, 30'un üzerin­de olanlar şişman olarak kabul edilir.

Şimdi kilosu 79 ve boyu 1.79 olan kişiyi ele alalım:
BKI= Ağırlık (kg) / Boy (m)* idi.
BKI= 79: (1.79)2 = 79:3.2041 = 24.2 bul­duk.
Bu 20-25 arasında bir rakam olduğu için ki­şi normal sınırlar içerisinde demektir.

read more

Kısa Sürede Zayıflamanın Faydaları ve Zararları 0 yorum

İLK 14 GÜNLÜK DİYET
1- ET VE MAMULLERİ: Hamuru un vs. içermeyen köfteler, şiş, kıyma, sucuk, salam, so­sisler vs. her şekilde pişirilebilir. Yağda, finnda, ızgarada. Ancak patates vs. konulmadan ve so­ğansız olmalıdır.
2- KÜMES HAYVANLARI VE AV ET­LERİ: Tavuk, hindi, kaz, ördek etleri ve bunla­rın hamur vs. içermeyen mamulleri. Yine her şe­kilde pişirilebilir.
3- YUMURTALAR: Her şekli ile tereyağda, sucuklu, rafadan vs. unsuz, domates ve so­ğansız, yumurtanın her türlüsü yani bıldırcın, ör­dek vs. yenilebilir.
4- BALIKLAR: Her türlüsü, her şekli ile (kızartmalarda asla un olmayacak şekilde) ve özellikle balıklar bol yenmelidir. Balıklarda da­ima etlerin aksine yağlı olanları tercih edilmeli­dir. (Uskumru, lüfer vs. gibi) Bilindiği üzere ba­lıkların yağı şifadır ve hap olarak da satıldığını aklımızda tutalım.
5- YAĞLAR: Diyeti mizde her türlü sıvı yağ ve tereyağı ser­besttir. Ancak yağların hası zeytinyağı sızma ve naturel şekilde her yemekte daima kulla­nılmalıdır.
Küçük bir hatırlatma yapmak isterim. Meta­bolizmamız hayvanı yağları, fırsat verirsek enerji olarak tüketir, ancak sıvı yağlardan aynı zamanda kendisi için müphem olan TEMEL YAG asitlerini de üretir. Çok yüzeysel olarak bu yağlar damarları­mızda gezip temizlik yapar ve diğer katı yağları harekete geçirip birikmiş yağların yakılmalarını sağlar. Eksiklikleri şişmanlık ve bir çok hastalığı beraberinde getirir. Bu temel yağ asidini 3 ayrı yağ asidinden kendisi yapar. Burada ayrıntısına girmeden, eğer bir insan günlük beslenmesinde ağırlıklı olarak zeytinyağı, biraz ayçiçek yağı ve bu arada çeşitli yeşilliklerden yiyorsa bu eksikliği gidermiş olur. Ancak bir cinsi var ki çok az bu­lunmaktadır, onu sağlamanın en iyi yolu ise her gün mutlaka az bir miktar da olsa ceviz yemek tir. Bu aynı zamanda kalp sağlığım da korur. Ay­rıca zeytinyağı ve balık kolesterol düşmanı­dır. Bunu herkese tavsiye ederim.)

YEŞİL SALATA: Günde iki orta büyük­lükte tabakta bol zeytinyağlı, istenirse sirke ko­nabilir, ama limon ve soğansız olarak zevkle yenebilir. Özellikle marul, roka, maydanoz vs. tercih edilmeli, bir anlamda bunlar doğranıp yenmelidir.

7- BAHARATLAR: Karabiber, kimyon ve az miktar pul biber ve şeker içermediğinden emin olunan diğer baharatlar abartılmadan yene­bilir.

8- ZEYTİN VE PEYNİRLER: Zeytinler özellikle naturel siyah zeytin ve tam yağlı eritme ve diğer peynirler az olarak yenmelidir. Esasında sabahları et haşlama vs. daha çok tercih edilme­lidir.
Yukarıda sayılan ürünler serbestçe yenip birbirleri ile beraber çeşitli yemekler yapılabi­lir. Ancak burada adı verilmeyen başka hiçbir şey yenilemez ve yemeklere katılamaz. Diyet bu yönü ile çok katıdır. Örneğin domatese mi yasak, evet. Bunların yasak olmalarının temel sebebi, içerdikleri şeker oranlarındandır. İlk başta vücut yağ yakmaya zorlanacağından çok dikkatli olunup şeker ihtiva eden gıdanın
metabolizmaya girmemesi gerekir. Elbette bu geçici bir süre içindir.

SERBEST İÇECEKLER

Çay ve kahve kesinlikle yasaktır. Her türlü alkol de keza öyle yasaktır. Bunun en baş sebebi içerdikleri kafeindir. Alkol ve kafeinler, pankreası uyarıcı etkiye sahiptir. Boş yere pankreası uyarıp insülin salgılanmasına sebep olurlar. Bu ise kan­da bulunan şekerin düşmesine, elbette konu­muzla ilgisi yönünden kandaki şekerin yağa çev­rilip stoklanmasına sebebiyet verirler.

Burada belirtmeden geçemeyeceğim. Ülke­mizdeki çay içme alışkanlığı, birçok yanlış sözde şifa bilgileri ile had safhadadır. Birçok insan çayın zayıflattığını, yağlan erittiğini bile düşünür. Halbuki özellikle koyu çaylar burada anlattı­ğım gibi durduğu yerde insanı şişmanlatmak­tadır.
İsteyen kendini denesin, yemekten sonra çay içmesinler. Şişkinlikleri olmadığını göreceklerdir.
Yemekten sonra içilen çay ve kahvenin haz­mettirdiğine inanılır. Oysa insülin salgılanması olduğundan insan bir an açlık hissine kapılır, ya­ni bu olay hazımla ilgili değil insülin salgılanmasıdır ve elbette şişmanlama habercisidir. Çayda benim bildiğim tek faydalı şey, manganez mev­cuttur, ama bunu gerektiği kadar herşeyden sağ­lamaktayız. Şahsen ben çayın başka bir yararını bulamadım. Herşeye rağmen apok tiryakiyim, bırakttmum3′ diyorsanız, şekersiz ve abdest suyu cinsinden çok açık ve az içebilirsiniz. Yine çok kahve seviyorsanız, şekersiz ve kahvesi çok az ka­tılmış, kafeinsiz kahve içebilirsiniz, tabii ki az miktarda.

Yine içecek konusu gelmişken söyleyelim; bazı diyetlerde yemekten önce çok su veya orta­sında çok su gibi bazı yanlışlıklar mevcuttur. Ne yemekten önce, ne ortası, ne de sonrası su iyi değildir. Çünkü mide asitleri seyreleceğinden hazım güçlüğü yaşanır. Bu nedenle yemek üstü­ne sıvılar çok az içilmeli, mide bir iki saat sonra yükü azaldığında ve tam bu sırada me­tabolizmanın ihtiyaç duyduğu sırada alınma­lıdır. Deneyin, çok rahat edeceksiniz. Bu aynı zamanda abur cubur atıştırmaları da bertaraf edip su içilmesini sağlayacaktır. Bu arada diyeti bırakıp başka konulara da değiniyorum, ancak bunlar da diyetin sağlıklı uygulanması açısından elzemdir.
Sütte ve yoğurtta, ayranda yüksek oran­da karbonhidrat olduğundan bu bölümde onlar da yasaklar arasındadır.Kısaca hiç karbonhidrat yani şeker içerme­yen ıhlamur, ada çayı, kuşburnu gibi tabii bitki çayları içilebilir. Artık neyi severseniz.
Hiçbir meyve suyuna yer yoktur. Sadece su ve tabii aromasız maden sulan içilebilir.

Meyveye Yer Yok
Bu aşamada hiçbir meyve türüne de yer yoktur. Bilindiği üzere hepsi şeker ihtiva eder. Bir ay meyve yememekle hiçbir şey olmaz. İleri­de meyvenin ne zaman ve nasıl yeneceğini açık­layacağım, ancak yeri gelmişken belirteyim, top­lumumuzda yemek üstüne meyve ikramı adet ol­muştur. Bu son derece yanlış bir alışkanlıktır. Çünkü yemek üstüne yenen meyvelerin öz sular mide asitleri ile fermantasyona girerek mide asitlerini nötralize eder, yani gücünü yok eder. Vücut, bir yandan fazla asit üretme gayretine gi­rer (ki bu zamanla sürekli hale gelip birçoğu­muzda olan asit şikayetlerini meydana çıkanr ve anti asit ilaçlarla dolaşırız), bir taraftan da dolu olan yiyecekleri eritemez. Sıcak ve küflü ortamda çürüyen meyveler yarar yerine zarar verir. Çilek ve benzeri birkaç meyve türü bunun istisnasıdır.

Bu arada buluğ çağına ermemiş çocuklar bu olayın dışındadır. Nasıl yeni doğan bebeklerde anne sütünü emmek için küçük dilleri vantuz gi­bi büyük olur, sonra küçülürse, baliğ oluncaya kadar insanların mideleri herşeyi birden hazme­debilir, ama sonra bu özelliği kaybolur. Bu nedenle meyveler, daima midenin içindekileri hazmettiğinden emin olduktan sonra, yani mide boşken yenmelidir. En fazla yemekten ya­rım saat önceye kadar meyve yenir, çünkü hazmı en ağır meyve dahi, mide boşken 25 dakikada hazmedilir.
Yine konu gelmişken belirtelim ki, salatala­rı da yemekten önce yemek gerekir. Birçok ül­kede bu böyle yerleşmiştir. Çünkü salatalarda kullanılan birçok malzeme meyvelerle aynı özel­likleri taşır. Örneğin domates, salatalık gibi. Ön­ce salata yenilip biraz dinlenip yemek yenildiğin­de görülecektir ki hiçbir ağırlık hissedilmeyecek ve salatadaki tüm vitaminlerin eksiksiz vücuda alınması sağlanacaktır. Biraz denemekle ne kay­bedersiniz?

Diyetimizde yemeklerde özellikle hazır sos­lar, mayonez, ketçap kullanılmayacaktır. Çünkü bunların içeriğinde şeker bulunmaktadır. Bu ne­denle serbest baharatlar kullanılmalıdır. Bu arada tuzla ilgili özel bir rahatsızlığınız yoksa, kısıtla­ma yoktur.
Diyetimizin en zor ilk 14 günü bu şekilde­dir. Yeme ölçüsü olarak bir kısıtlama yoktur. O günlerde kendini çok şişirmeden yemeyi bırak­mak esastır. Eğer bir iki saat sonra açlık duyulur­sa yine bir şeyler yenebilir.
Günlük öğün sınırlaması da yoktur. Ben ilk zamanlar sabahları reçelli, bol ekmekli kahvaltıla­ra alışık olduğumdan doymak bilmezdim. Sabah kahvaltıdan sonra yanımda salam, but, biftek ne bulursam gezdirir acıktıkça atıştınrdım. Bu siz­lerde de böyle olabilir ama çok kısa sürecektir. Metabolizma stoktaki yağları eritmeye başladı­ğında iştah kapanıyor ve hiçbir açlık hissetmiyor­sunuz. Günlük normal üç öğünü bile zor yiyor­sunuz.

Bu diyette daha hızlı kilo vermek için az ka­lori alındığında da vücutta sarkma vs. olmuyor, çünkü aldığımız yiyecekler protein yüklü oldu­ğundan kaslar sürekli besleniyor, sadece stok yağlar tüketiliyor.
Diyetimizin en zor yanı, sabah kahvaltı alış­kanlıklarımız. Ben şu an klasik kahvaltı etmiyo­rum. Akşam evde yapılan, diyetime uygun et haşlama, ızgara, balık ızgara, tavuk, hindi, yani ne varsa akşamdan ayırıyor ve sabah ısıtıp doya­sıya yiyorum.

read more

Diyete İlk Başlarken Nelere Dikkat Edilmeli.? 0 yorum

İlk yapılacak iş tartılmak ve başlangıç ki­lonuzu not almaktır. Tartılar arasında farklılık­lar olacağından, her zaman aynı tartıda ve aynı giysilerle tartılınız. Mümkünse sabah aç karnına en iyisi ama, olmazsa aynı zamanda aynı ölçüler­de yemiş içmiş halde tartıya çıkmak gerekir. Bu, 14 günün sonunda metabolizmanızın işleme hı­zını göstereceğinden çok önemlidir.
Kolesterol değerlerini gözden geçirmele­rini ve problemi olanların belki doktorca önerilecek kolesterol ilaçları içerek bu diyeti yapmalarını tavsiye ederim.
14 gün boyunca günaşırı, kaliteli multi vita­min almaları yararlı olur.
Günde 40 dakika yürüyüş çok faydalı olur. Kaldı ki bunu yaşam prensibi haline ge­tirmek ve hiç vazgeçmemek gerekir.
İlk iki üç gün halsizlik olacaktır. Bunun sebebi, vücudun karbonhidrat bağımlılığıdır. Hatta hafif ateş de olabilir, bu yüzden diyete haf­ta sonu gibi başlayıp bir iki gün dinlenmek çok yararlı olur. Bu durumda müshil vs. hiçbir şey kullanmayın. Kendiliğinden düzelir, bunu bekleyin. Yine bir iki gün fazla idrara çıkılır, bunun sebebi vücutta tutulan ve atılmamış fazla suların atılmasıdır. Çünkü karbonhidratlar, vücutta su tutulmasını artırır. Fazla suyun atılması tansiyonu vs. olanla­rı rahatlatıyor ve yüksek tansiyonun düşmesine
yardımcı oluyor.

Diyet oturduğunda ise, artık yemekler­den sonra çöken ağırlıklar kaybolacak, uyku­larınız düzene girecek, kendinizi atletik ve çok güçlü hissedeceksiniz. Tüm zorluk iki üç gün, azami bir haftadır.
14 günün sonunda tartılıp kaç kilo verdiği­nizi kontrol edin. Normalde metabolizmanı­zın hızına göre 6 ila 8 kg. vermeniz gerekir.
Tabii yeşillik ve serbest peyniri vs. çok kaçırmadıysanız. Ya da her oturuşta patlayana kadar yemediyseniz. İşte bu alacağınız sonuca göre diye­tin ikinci bölümünde neler serbestçe yenecek onu belirleyeceğiz.

14 GÜNÜN SONU
İlk 14 günlük süre sonunda tekrar tartılıp verdiğimiz kiloyu kontrol edelim. Eğer verilen kilo 6 ila 8 arası ise iyidir. Ancak diyeti tam uy­gulayıp buna rağmen daha az kilo verdiysek, o zaman işimiz biraz daha uzun olacak ve kilo ko­ruma safhalarında daha dikkadi olacağız demek­tir. Ama kilo vermemek diye bir şey yoktur. Bu açıdan konuyu 6 ila 8 kilo verenlerle, daha az ve­renler şeklinde iki bölümde ele alacağız.
a) 6 ila 8 kilo verenler: Bunun anlamı me­tabolizma yeterince hızlı çalışıyor demektir. Bu nedenle ilk 14 günden sonra ilk yapılacak iş bi­raz fındık ve ceviz yemek olmalıdır. Bunlar en fazla mineral ve faydalı yağlar içerir. Elbette abartmadan, takribi 15 gram ceviz ve 20 gram veya fazla yerseniz diğer yiyecekleri azaltıp aşırı yüklenme yapmayın. İkinci olarak tüm öğünlere veya yaptığınız yemeklere yeşilli sebzeler ekleyin. (Sebzeleri asla fazla pişirmeyiniz.

Hele haşlama sularını asla dökmeyiniz. Aksi halde tüm vitamin ve mineralleri kaybedip zararlı posası kalacaktır.) Bu sebzeler seçilirken glikoz endeksleri yani şeker oranları düşük olanlar tercih edilmelidir. Örnek: Kereviz, kuşkonmaz, mantar, kabak, pat­lıcan, ıspanak, taze fasulye, bamya, karnabahar v.s. Soğan istenirse sembolik ve çok az konabilir ama patates, havuç, bezelye, sadece yarım doma­tes dışında bu ürünler de olmamalıdır. Sebzeyi ya ikinci bir yemek veya diğer et vs. ile karma ya­pabilirsiniz. Bunun ölçüsü de günde herhangi bir öğüne ek olabilir. Örneğin akşam veya öğlen­de. Veya tek başına ara öğün, artık nasıl severse­niz öyle yapın. Bu durum da bir ikinci 14 gün sürecek.

Böylece 1 ay sonuna gelinecek. Bu arada ar­tık hızlı kilo kaybı olmaz. Bilindiği üzere bu iyi değildir. Metabolizma direnişe geçer bir süre ki­lo verme durur. Ancak bu ortalama 10 gün kadar sürer. Sonra ikinci ay tarif edilen sebzeler biraz soğan, limon ilaveli daha toleranslı olarak iki, üç tabağa çıkartılır. Böylece vücudun her türlü vita­minle dengelenmesi sağlanır. Bundan sonraki kontrol artık sizdedir. Eğer yeterli kiloya ulaştım diyorsanız, üçüncü aşamaya, yani kiloyu nasıl koruyacağınız safhasına geçiniz. Aksi halde ol­mayı isteyeceğiniz kiloya kadar devam ediniz. Bu normal diyetle ayda ortalama 3 kilo vermeniz doğaldır. Tabii safhalara geçerken birden saldır­maya da gerek yoktur. Yiyecekler yavaşça çeşitlenmelidir.

b) 6 kilonun altında kilo verenler için de aynı işlemler geçerlidir. Ancak çok koyu yeşil sebzeler tercih edilmelidir. Süre bir ay yerine bir buçuk veya iki ay olabilir. Sabredilip diyete sadık kalınmalıdır. Yine ideal kiloya ulaşınca koruma safhasında daha dikkatli davranılmalıdır. Bunları aşağıda açıklayacağım.
Özetle yukarıdaki (a) grubu diyeti biraz da­ha koyu sebzeler, limonsuz, soğansız ve daha az miktarda uygulayarak, belki biraz daha uzun sü­rede amaca ulaşılacaktır.

read more

Diyet ve Spor 0 yorum

Her diyette mutlaka spordan ve hareketten söz edilir. Benim önerdiğim diyette bütünleyici olarak spor vs. gerekmiyor. Ancak hareketsiz bir yaşam, çoğu insan bilmez ama önce psi­kolojik sorunları ve stresi getirir. Doktoru­muz sayın psikiyatrist Doç. Dr. Sefa Saygılıya “merhaba” dediğinizde size ilk cümlesi “günde hiç olmazsa yarım saat yürüyün ve stre­si atın” olacaktır. İşte bu açıdan hem bedenen hem de ruhen sağlıklı olabilmenin günümüz­de neredeyse tek yolu egzersiz ve spordur.
Önce yürüyüş diyorum. Bu belli bir hızda ve tempoda olmalı. Ne hızlı, ne yavaş. Mutlaka 40 dakika şartı olmalı, Çünkü vücut bu şekilde yağ yakıyor. Tabi bu şartlar spor olarak, normal yü­rümeler hariç. Tempo pratik olarak şöyle ayarla­nabilir: Yürürken tempoyu artırdığımızda adımızı nefesimiz tıkanmadan söyleyebilmeli, biraz konuşabilmeliyiz. Bunun üzerindeki bir tempo­da vücut yağ yakmadığı gibi pek yaran da olmaz. Spora başlamadan kendimizce basit bazı hare­ketlerle vücut ısıtılmalıdır. Spor bitince de bu hareketler tekrar edilmelidir. Bir çoğumuz bi­linçsizce haftada bir gün halı sahada top oynar, kendini sıkıştırır.
Çoğu, maçtan önce ısınmaz, maç bitimi de böyle. Bu arada tempoyu çok bi­linçsiz artırıp, kendini aşırı yorar. Bu tempo­da vücut savunmaya geçerek yağ stoklamayı artırır. İyi ısınılmamışsa vücuttaki hazır glikozlar yakılır ve artık vücuda işkence yapılır. Isınma ya­pıldığında vücut yağlan eritip düzenli yağ yakma moduna geçer. Nefessiz kalmayacak şekilde tem­po güzel ayarlandığında istenen sonuç alınır. Ae­robik kelimesi aslında bunu anlatır. Nefessiz kalmadan spor.
Spor asla ihmal edilmemeli. Sokakta, ba­yırda, neredeyse her fırsatta, hiç olmazsa yü­rüyüş yapılmalıdır. Elbette herkes yaşına, sağlık durumunun elverdiğine göre spor yapılmalıdır.

read more

Zayıfladıktan Sonra Tekrar Kilo Alma 0 yorum

Bir daha 14 günlük diyete gerek yoktur. 14 günlük diyetteki aşama 3 gün veya durumumu­za göre bir haftaya kadar uygulanmalı, sonra kar­bonhidratlar kısılarak devam edilmelidir. Yeni­den istediğimiz formu yakalayabiliriz. Kaldı ki (Sürekli kilomuzu takip ettiğimizde karbonhidratları azaltarak veya zaman içinde bunu artık Rahmin edip kendimizi buna göre ayarlayarak hiç kilo almadan yaşayabiliriz. Örnek, şekeri yüksek, Küm, incir, muz gibi meyveler yerine elma gibi şekeri az olanlar tercih edilir. Haftada bir gün sütlü tatlı yemek, şekerli meşrubatlar ve çaylar­dan uzak durmak gibi konulara dikkat edilir.
Önceki sayfalarda ilk on dört günlük diyette neler yenileceğini tarif etmiştim. Ve çok sıkı ola­rak bu kurallara uymak gerektiğini, en ufak hata­nın diyeti bozacağını ifade etmiştim. Çok kısa olarak neden böyle oluyor sorusuna cevap ve bu diyetin mantığını yeniden hatırlatmak istiyorum. “Metabolizmamız, şu anki beslenme siste­minde aşırı karbonhidrat yükü altındadır. İlk 14 gün biz bunu tamamen keserek tekrar yağları yakmaya yöneltecek, hatta zorlayaca­ğız. Diyetin asıl mantık ve işleyişi budur. Bu ne­denle de yiyeceklerin çok aşırıya kaçmadan, bi­razcık yağlı olması tercih edilmelidir. Bu meta­bolizmanın çabuk adaptasyonunu sağlar. Günü­müzde artık tabii besin neredeyse kalmadı. Özel­likle arıtılmış unlar, ekmekler, şekerler, çikolata­lar, tatlılar yetmez gibi şimdi bir de son moda olarak “fast food” denen hamburgerler, çiğ köfte­ler, dürümler, pastalar, pilavlar çıktı. Gerçekten bazen insan dayanamıyor. Ama sağlıktan olma­mak için önce biraz sabredelim, sonra ileride de­ğineceğim gibi her şeyden ölçülü olarak yiyece­ğiz.

read more

sağlık Site istatistikleri
 
Sağlık, Kadın Hastalıkları