31 Mart 2010 Çarşamba

Sağlıklı Beslenmenin Kuralları 0 yorum

31 Mart 2010 Çarşamba |
SAĞLIKLI BESLENMENİN KURALLARI
- Daha az et yiyin. Balık, tavuk, hindi gibi beyaz ete yöne­lin. Sığır ve koyun eti miktarını ve yeme sıklığını azaltın. İslam dininin yasakladığı domuz etini yemeyin, başka dinden de olsanız.
- Yağsız et seçin ve yemeden önce gözle görülür tüm yağı­nı çıkarın.
- Izgarada, fırında pişirin ya da haşlayın. Yapışmayan ta­valarda pişirin ve fazla yağı süzün.

- Yağsız yoğurt yiyin ve yağsız süt için.
- Daha fazla sebze yiyin. Her gün mutlaka biraz, mümkün­se çiğ sebze yiyin. Daha fazla baklagillerden yiyin.Bir büyük öğün yerine, birkaç küçük öğünde yiyin.
- Sosis, salam gibi yağ miktarı fazla etlerden yemeyin.
- Fırında pişirirken içyağı kullanmayın. Kremalı salçalar eklemeyin.
- Kızartma yapmaym. Özellikle mantar, soğan ve ekmek gibi çok fazla yağ çeken besinleri kızartmayın.
- En fazla yağ içeren tavuğun derisini yemeyin.
- Fazla tereyağı, krema, yağlı peynir, dondurma, yağlı süt ya da haftada ikiden fazla yumurta yemeyin.
- Doymuş yağlarla yapılmış kek, hamurişi ya da bisküvi yemeyin.
- Rafine şekerler ya da unlarla yapılmış yiyecekler ya da çok tatlı yiyecekler yemeyin.
- Kahvaltıyı atlayıp akşam yemeğini fazla kaçırmayın.
Yemeklerde ek olarak vitamin almalı mıyım? Dengeli bir beslenme sağlanabildiği sürece vitamin almak gerekmez. Ne var ki bazı özel durumlarda doktorunuz ek vitamin vermeyi ge­rekli bulabilir. Menopozda olanların magnezyum ve kalsiyum almasının önemi üstünde durulmaktadır. Genç kalmak için E vitamini, iyi görebilmek için A vitamini almanın yararı henüz kanıtlanmamıştır.

Dengeli beslenme yaşamı uzatır mı? Mutlaka uzatır. Bazı otoriteler vücudun günlük döngüsüne çok önem vermektedir­ler. Daha açık bir şekilde ifade edersek, insanın her gün aynı sa­atte yemek yemesi ve aynı saatte dışkı yapmasının vücudun bi­yolojik ritmi bakımından çok önemli olduğu ileri sürülmekte­dir. Beslenmenizde yapacağınız küçük değişikliklerle yaşamı tehdit eden birçok hastalığa yakalanma olasılığını azaltabilece­ğiniz, her geçen gün yeniden kanıtlanmaktadır. Yalnızca şiş­manlık, şeker hastalığı, eklem iltihabı, sırt ağrısı, göğüs hastalık­ları, beslenme bozuklukları ve bağırsak hastalıklarıyla birlikte görülmektedir.

Kilo vererek bu durumlardan korunabilirsiniz. Fazla miktarda hayvansal ve doymuş yağı içeren yiyecekler, menopozdan sonra kalp hastalığına yakalanma tehlikesini artır­maktadır. Posalı besinler açısından zengin bir beslenme tarzı ise sizi kalp hastalıkları, bağırsak kanseri ve meme kanserinden ko­ruyacaktır. Gençliğinizden itibaren uygulayacağınız dengeli beslenmenin faydalarını menopozda göreceksiniz. Menopoz­dan sonra ise kemikler yumuşama eğilimindedirler. O zaman da kalsiyum ve D vitamini gerekecektir, bilindiği gibi, peynirde ikisi de vardır.

Bazı yiyecekler bizim için zararlı mıdır? Son 10 yılda, bilim adamları bazı yiyeceklerin sağlığımız için uygunsuz, hatta tehli­keli olabileceklerini öne sürmüşlerdir. Bunun en önemli nedeni ise kalp hastalıklarının gelişmesiyle ilgili olmasıdır. Örneğin, tuz alımı ile kan basıncı arasında yadsınamaz bir ilgi vardır, fazla tuz alınırsa kan basıncı yükselir. Gelişmiş ülkelerde sıradan bir insan günde 12 gram tuz alır; oysa kimi başka uluslar günde bir gram, hatta daha azıyla idare ederler ve çok daha sağlıklıdırlar.

Belçi­ka’da son zamanlarda yapılan araştırmalar günlük tuz alımım 11 gramdan 5 grama düşürmenin kan basıncını birkaç derece birden düşüreceğini göstermiştir. Normal koşullar altında tuz almak bi­yolojik olarak çok da fazla gerekli değildir. Şu halde beslenmeniz­deki tuz miktarınızı azaltmanız yararlı olur. Gelişmiş denen ülke­lerde sağlıksız olan domuz eti fazla tüketilmektedir. Bu durum toplumun sağlığını kötü yönde etkilemektedir. Kıyaslandığında Türk Akdeniz mutfağı kullanan bizler şanslıyız diyebiliriz.

Kolesterol ve doymuş yağlarla kalp hastalıkları ve felçlerin gelişmesi arasındaki ilgi konusunda tıp dünyası henüz bir gö­rüş birliğine varmış değildir, ama bence denetim altında yapı­lan tıbbi araştırmaların sonuçları bu ilginin varlığına işaret et­mektedir. Yağ alımını da düşük tutmanın hiçbir zararı yoktur.
Şekerin diş çürüklerine yol açtığını herkes bilir, ama daha da önemlisi, kalp hastalıklarının gelişmesine katkısı olmasıdır. Kan şekeri düzeyi ani olarak artınca, bu durum pankreası insülin yapması için uyarır. Bu uyarı karaciğerde ateroskleroz, yani atardamarların yağlı bir maddeyle tıkanması ile ilişkisi olan dü­şük yoğunluklu lipoproteinlerin yapımını artırır.
Yumurtanın kolesterolden yana zengin olduğu ve kalp has­talıklarında önemli bir etken olduğu söylenir. O halde yumurta yemek zararlı mı?

Yumurta sarısı kolesterolden yana çok zengindir ve koruyu­cu kardiyoloji konusunda çalışan doktorlar, hayvansal yağlar açısından zengin bir beslenme biçimi olan kişilere haftada yal­nızca iki yumurta öğütler. Öte yanda, aynı uzmanlar kalp has­talıklarının gelişmesinde birçok etken olduğu ve yağın bunlar­dan yalnızca biri olduğu konusundaki düşünceye katılmakta­dır. Gerilimli bir yaşam sürmüyorsanız, sağlıklı bir beslenmeniz varsa, düzenli egzersizler yapıyorsanız, şişman değilseniz ve kan basmanız yüksek değilse, ailenizde kalp hastası yoksa da­ha fazla yumurtanın size hiçbir zararı olmaz.

read more

Zayıflama Rejimi Çeşitleri 0 yorum

Zayıflama rejimi
Besinler yaşamamız için gerekli olan enerji kaynağıdır. Ancak yediğimiz besin­ler organizmamızın ihtiyacından fazla ener­ji sağlarsa, bu enerji fazlasını vücut, gel# çekte kullanmak üzere yağ şeklinde depo eder. Bu alışkanlık halini aldığında da, kilo normalin üzerine çıkar.

Vücut ölçülerinizin bozulmamasını isti­yorsanız, ya da fazla kilolarınızı atmak niyetindeyseniz aldığınız kalori ile har­cadığınız enerji arasında denge kurmak zorundasınız. Bu da ancak makul, aklı başında bir beslenme rejimi ile mümkün olur. Eğer kilonuz normalin çok üstün­deyse bu durum başka sebeplerden (hormon faaliyeti, metabolizma bozuklu­ğu vb.) ileri gelebilir. Önce bir uzman doktora başvurmanızda fayda vardır.
Zayıflamaya karar verdiğinizde, tuzun ye şekerin aşırısından, tatlılardan, hamur işlerinden, kızartmalardan kesinlikle uzak durmanız gerekir. Etin yağsızını ve ızgara­sını, sebzelerin haşlanmışım tercih edin. Bol yeşil salata, yağsız peynir yiyin, süt için. Kuru yemişlerden, alkollü içkilerden de uzak durun.
Çok hızlı zayıflama rejimleri, bünyenizin zayıf düşmesine sebep olur, hastalıklara karşı direncinizi azaltır. Ayrıca hızlı veri­len kilolar aynı süratle alınır.
Kesinlikle ayda 4 kilodan daha fazla ver­meyin. Bunu da ancak 2 ay uygulayıp bir süre bırakın.

Fazlalığınız sadece birkaç kiloysa, bunlardan kurtulmakta da acele ediyorsanız ve sağlığınız yerindeyse, meyve,patates ya da peynire dayalı şu 3 hızlı rejim arasın­dan bir tanesini seçip hemen uygulayabilir­siniz.
PATATES REJİMİ1. Gün
Kahvaltı: 1 dilim kepekli ekmek, bir par­ça margarin, 1 haşlanmış yumurta.
öğle yemeği: Haşlanmış 4 patates, 200 gs. yağsız peynir.
Akşam yemeği: 1 kase patates çorbası, 2 havuç, 2 domates.
2. Gün
Kahvaltı: 1. gün gibi.
öğle yemeği: 4 çiğ patates ince ince di­limlenir, ince kıyılmış bir soğanla birlikte çok az suyun içinde bekletilir. 100 gr. yağ­sız dana kıyması ilave edilerek, üzerine çır: pılmış bir yumurta dökülür. Kaçıştırılıp yağsız tavada pişirilir. 1 domatesle bera­ber yenilir.
Akşam yemeği: 1 tabak yağsız patates püresi, 1 haşlanmış katı yumurta, tuz sara-biber, 1 dilim kepekli ekmek.
SÜT REJİMİ
1. Gün
Kahvaltı: 150 gr. yoğurt, 200 gr. çilek, veya herhangi bir meyve
öğle yemeği: 200 gr. yağsız peynir, 150 gr. yoğurt, 1 portakal (veya bir baş­ka meyve).
Akşam yemeği: 250 gr. süt, 1 porta­kal (veya başka meyve).
2. Gün
Kahvaltı: 150 gr. yoğurt, 1 tatlı kaşığı reçel.
öğle yemeği: 1 muz, yarım litre süt.
Akşam yemeği: 200 gr. yağsız beyaz peynir, yarım ütre süt, 2 şeftali (veya başka bir meyve.
MEYVE VE SEBZE REJİMİ
1. Gün
Kahvaltı: Üzerine çok az yağ sürül­müş 1 dilim kepekli ekmek, 2 domates.
öğle yemeği: Haşlanmış ve içine çok az tereyağı katılmış 450 gr. yeşil fasulye, 1 dilim kepekli ekmek, 1 elma.
Akşam yemeği: Üzerine sadece tuz serpilmiş marul salatası, 1 dilim kepekli ekmek (üzerine çok az yağ sürülür) 1 muz.
2.Gün
Kahvaltı: 1 dilik kepekli ekmek, 1 haş­lanmış yumurta.
öğle yemeği: Elma, 1 muz, 1 portakal.
Akşam yemeği: 1 domates, 1 yeşil bi­ber, yarım salatalık, tuz ve karabiber ilavesiyle hazırlanmış salata, yarım kâ­se yoğurt, 1 dilim kepekli ekmek, 1 ar­mut.
Dikkat! Bu rejimleri 3-4 gün en çok bir hafta uygulayın, daha fazla değil.

read more

Bebeklerin Beslenmesi 0 yorum

BESLENME
Beslenme rejimi sorunu eskisi kadar karmaşık değildir. Normal bir çocuğun beslenme rejimini düzenleyen birkaç ana ilke vardır:
— kadın sütünün, inek sütüne geleneksel üstünlüğü;
— sütten erken kesmenin ve çeşitli besinler vermeye erken başlamanın gerekliliği;
— akılcı ve düzenli biçimde vitamin vermenin önemi.

BESLENME ÖĞELERİ
Çeşitli sütler, Anne sütü
İnek sütünün niteliğini yükseltme alanındaki bütün çabalara karşın, bebeğin meme emmesi her zaman daha iyidir. Gerek içindeki maddelerin oranı, gerekse proteinlerinin yapısının çocuğun sindirimine daha uygun olması nedeniyle, her durumdaki çocuk anne sütü alabilir. .Öte yandan, anne sütü ciddi sindirim bozukluklarına karşı da gerçek bir sigortadır. Bu nedenlerle, annenin emzirmeye gerçekten karşı olduğu durumlarda (aşırı bir baskıya dönüşmemek koşuluyla), çocuğunu emzirme konusunda teşviki gerekir. Anne kararsızsa, hiç olmazsa ilk 2 ayda (gerekiyorsa,başka bir süt ya da mamayla birlikte) memeyle beslenmenin çocuk için çok yararlı olacağına inandırılmaya çalışılmalıdır.
Bebeklerin Beslenmesi
Mutlaka uyulması gereken kurallar şunlardır:
— yeni doğmuş bebek için 3 saat ara. ile günde 6 emzirme yeterlidir (2. ve 3. aylarda 5 emzirme);
— emzirme süresini 10 dakikadan uzun tutmak gereksiz, hattâ zararlıdır. Zorunlu olmamakla birlikte, her kez iki memeyi de vermek, özellikle başlangıçta süt az geliyorsa, memeleri çalıştırarak sütü artırmak bakımından yeğ tutulmalıdır;
— bebeği her- gün tartmak ve kilosunu düzenli biçimde izlemek gerekir;
— her emzirmeden sonra, meme başı, .kaynamış suya batırılmış ve biraz alkol eklenmiş bir pamukla temizlenmeli ve bir sonraki emzirmeye kadar, mikroptan arındırılmış bir gazlı bezle korunmalıdır;
— anne kuşkonmaz, pırasa, lahana, şalgam yemekten (bu sebzeler sütün tadını değiştirir), alkol, kahve, çay, ilaç kullanmaktan (bu zehirli maddeler süte geçer) kaçınmalı, protein bakımından zengin (et, sütlü besinler, vitaminler) dengeli besin almalı, ama çok yememelidir. Ayrıca yorgunluk ve heyecandan kaçınmalıdır;
— 3.-6. aya doğru sütü azar azar kesmeli, emzirmenin yerine yavaş yavaş çeşitli lapalar koymalı, bu işi hiç bir zaman 12. aydan sonraya bırakmamalıdır.
Annede ciddi bir hastalık varsa emzirmeden vazgeçmek gerekir. Enfeksiyon hastalıklarında, kalp hastalıklarında, meme hastalıklarında (meme iltihabı, apsesi; urlar) ve bütün ciddi hastalıklarda anne, meme vermekten kaçınmalıdır. Emzirme, sağlıklı kadınlara özgü bir ayrıcalıktır.

İnek sütü ve hasır mamalar
Eskiden kolayca sağlık bozukluklarına ve barsak enfeksiyonlarına neden olurlardı. Günümüzde süt üretiminin sanayileşmesi bu durumu değiştirmiştir.
Annenin bebeğini emziremediği durumlarda inek sütü, hazır mamalar kullanılır.

İnek sütü
Olanak varsa, kapaklarında şişelenme tarihi belirtilen pastörize sütler kullanılmalı, kullanırken bazı yalın kurallara uyulmalıdır: Kaynatılmalı, şişe açıldıktan sonra uzun süre bekletilmemeli, buzdolabında saklanmalıdır. Anne sütüne oranla protein oranı daha yüksek, karbonhidrat oranı daha düşüktür. Lipit (yağ) oranı aynıdır. Bununla birlikte yağ ve protein bileşenlerinin fiziksel özellikleri, kadın sütününkilerden farklıdır: Midede sindirim sırasında inek sütünün yağ ve proteinleri irice topaklar oluşturduklarından, sindirim salgılarıyla temas yüzeyleri azdır; bu nedenle etkinlikleri azalır. Ayrıca şeker eklenmesi ve sulandırılması gerekir. Pastörize süt bulma olanağı yoksa, kaynatılmış inek sütü kullanılabilir.

Hazır mamalar
Yakm denebilecek bir tarihte piyasaya sürülmüşlerdir. Özellikleri açısından anne sütüne yaklaşırlar: Kazein oranı aynıdır, aynı miktarda yağlı madde kapsar; içindeki şekerler nitelik ve nicelik yönünden anne sütündekiler gibidir; pH oranı (asitliği) aynıdır, vitamin oranları da anne sütü gibidir. Mideden geçiş süresi de anne sütününkine eşit olduğundan, kolay sindirilir; çocuğun günde 4-5 kez kaka yapmasını sağlar. Tek sakıncası pahalı olmasıdır.

Öteki besinler
Un
Besleyici ve sindirimi kolay olması için, kepek oranı yüksek olmalıdır. Çeşitli tahıllardan (buğday, mısır, arpa, çavdar, yulaf) unların ya karıştırılarak ya da sırayla verilmesi gerekir. Çok erken verilirse ( 3. aydan önce) sağlıksız şişmanlık yapabilir.

Sebze, et, meyve ve tatlılar
Değişik tadlı ve değişik kıvamlı bir besinle karşılaşan çocuk şaşırır; bu nedenle, azar azar ve alıştırarak verilmelidirler. Süt bebeklerine kuru sebzeler (kuru fasulye, bezelye, nohut, v.b.) vermekten kaçınmak gerekir; süt bebekleri, geleneksel besinleri olan yeşil sebzeleri (ıspanak), patates ve havuç püresini çok severler. Taze kıyma, hafifçe kavrulmuş olarak verilebilir. Süt bebeklerine küçük parçalar halinde kesilmiş beyaz etli balıklar (dil-balığı, mezgit), tavuğun beyaz etleri, rafadan yumurta da verilmelidir.

Elma, ayva kompostoları, muz püresi, genellikle bebeklerin sevdikleri besinlerdir. Bundan yararlanarak, bebeği kaşıkla yedirmeye alıştırmak denenebilir.

Vitaminler
Vitaminli oldukları belirtilmiş bile olsa, süt ve hazır mamaların çoğunun vitamin kapsamları yetersizdir. Bebeğin mutlaka alması gereken vitaminler şunlardır:

— C vitamini: İlk günden başlanarak 2-3 kahve kaşığı limon ya da portakal suyu biçiminde;

— D vitamini: Bebek en az 18 aylık oluncaya kadar, konsantre eriyik halinde, azar azar ve ölçülü miktarlarda (ilk günden başlanarak ya da az sonra, günde 4 damla) verilmelidir; öteki vitaminlerin yararı tartışılabileceğinden, yalnızca D vitamini içeren eriyikler tercih edilmelidir (gerek D vitamininin, gerekse ötekilerin fazla verilmesinin bazı sakıncaları vardır).

read more

İnsanlar İçin Beslenmenin Önemi 0 yorum

Her canlının beslenmesinde iki amaç vardır. Dokuların yapılanması ve yenilenmesi için gerekli hammaddeyi almak, vücuda enerji verecek canlılığı sağlamak. Genel olarak birinci amaca temel maddelerden az bir miktar sindirilerek varılabilir. Fakat ikincisi için yeterli kalorinin alınması şarttır. Yeterince kalori alıp, temel besinleri almamak, temel besinleri, dengeli alıp toplam yiyecek yetersizliği de yaşamı engeller. Kısacası hiç bir besin maddesi tek başına yeterli büyüme, gelişme ve sağlıklı yaşam için gerekli imkanı sağlıyamaz.
Kötü beslenme üç şekilde görülür:
1) Yetersiz beslenme,
2) Dengesiz beslenme,
3) Aşırı beslenme,

Yetersiz beslenme sürekli beslenme bozukluğuna gider. Bu da çocukların hastalıklara karşı direncini azaltır. Yaşam tehlikeye girer. Çocuk vücudunun büyümesi, gelişmesi, organların işlevlerini tam olarak yerine getirebilmesi için çeşitli besinlerin hepsinden belli oranlarda alınması dengeli beslenmekle olur. Bir ve birkaç besin türü istenilenden fazla dahi alınsa, sonuçta dengesiz beslenme ortaya çıkar. Aynı durum aşırı beslenme için de söz konusudur. Pek çok hastalığın gelişiminde şişmanlığın etkisi görülür.

read more

Şişmanlık, Şişmanlama 0 yorum

Gereğinden fazla kilo, hiç şüphesiz arzu edilir bir durum değildir. Fazla kilo vücudun bütün sistemlerini yorar, özellikle kalp  ve kan dolaşımı üzerinde olumsuz etkiler oluşturur. İdeal ağırlığın üzerindeki kilolar, insanın ortalama ömrünü de etkiler. Damar tıkanıklığı, damar sertliği ve şeker, şişman kimselerin yakalanabileceği hastalıkların başında gelir.sismanlik
Alman besinler enerjiye dönüşmezse veya alman kalori yalalandan fazla olursa vücudun depoladığı yağ miktarı artar. Bu durum vücudun ağırlığını da arttırır. Şişmanlamanın temel prensibi budur. Yağlı etler, unlu gıdalar, tatlılar, konserveler, pilavlar, kuru yemişler ve ekmekten mümkün olduğunca uzak durulur. Sevilen yemekten bir porsiyondan fazla yenmez. Unlu, şekerli ve tuzlu gıdalara dikkat edilir. Et ve sebzelerden yapılan yemekler yağsız, günlük ekmek tüketimi en fazla  üç dilim olmalıdır.
Kilo verme ve diyet endüstrisi son yıllarda milyarlarca doların döndüğü ticari bir yapı hali­ne gelmiştir. Bir takım diyet listeleriyle, ol­dukça sağlıklı ve kendisiyle barışık kişiler bi­le zayıflama çılgınlığına itilmektedir. Reklamlardaki ve televizyonlardaki vücut tipi, sağlıksız bir şartlanma oluşturmaktadır. Sopa gibi zayıf ol­ma modası son derece sağlıksızdır.
Ancak aşırı şişmanlık da pek çok sağlık so­runlarına yol açmaktadır; yüksek tansiyon, diyabet, kalp rahatsızlıkları, aşırı uyku ve horlama, böbrek problemleri ve eklem iltihaplanmaları bunlardan sadece bir kaçıdır.

Kilo vermek kan basıncını düşürdüğü gibi; kolesterolü azaltır, ayrıca kalp krizi geçirme riski­ni de düşürür. Aşırı kilolu olanlar, normal kilolu­lara oranla hastalıklara karşı daha büyük risk al­tındadır.
Kaç kilo vermeliyiz? Bunu doktorunuz be­lirleyecektir ama ideal kiloya ulaşayım diye kendinizi zorlamayınız. Fazla kilolarınızın bir kıs­mını vermeniz ve daha sonra kilonuzu koru­manız, sağlığınız için yararlı olacaktır. Böyle­likle kendimizi daha zinde ve enerjik hissedersi­niz.

Kimler Şişmandır?
Kilolarla, santimlerle ölçmenin yanısıra şiş­man olup olmadığınızı ortaya koyan pek çok usûl vardır. Parmakla­rınızla içi yağ dolu de­rileri tutabiliyor musu­nuz? Asıl test ise, dürüstlükle aynaya bakmanız olacaktır. Vücudunuzda fazla yağ varsa bunu bi­lecek, görecek, hissedeceksiniz. Bırakın en iyi ha­kem, gözleriniz olsun.
Kişinin şişman olup olmadığını anlaması için birinci metod, boyu kilo olarak söylemektir. Bu rakamı erkekler için aynen, kadınlar için 3 eksil­terek söylersek normalin üst, şişmanlığın alt sını­rını buluruz. Sözgelimi 1.78 boyu olan bir erkek için şişmanlık sınırı 78'den, hanımsa 75'ten iti­baren başlar diyebiliriz.
Fakat şişmanlığın değerlendirilmesinde en son kriter, beden kitle indeksi (BKI) ölçül­mesidir. BKI’nin 20-25 arasında tutulması sağıklı hayat göstergesi olarak kabul edilir. BKI’sı 25-30 arasında olan kişiler toplu, 30'un üzerin­de olanlar şişman olarak kabul edilir.

Şimdi kilosu 79 ve boyu 1.79 olan kişiyi ele alalım:
BKI= Ağırlık (kg) / Boy (m)* idi.
BKI= 79: (1.79)2 = 79:3.2041 = 24.2 bul­duk.
Bu 20-25 arasında bir rakam olduğu için ki­şi normal sınırlar içerisinde demektir.

read more

Kısa Sürede Zayıflamanın Faydaları ve Zararları 0 yorum

İLK 14 GÜNLÜK DİYET
1- ET VE MAMULLERİ: Hamuru un vs. içermeyen köfteler, şiş, kıyma, sucuk, salam, so­sisler vs. her şekilde pişirilebilir. Yağda, finnda, ızgarada. Ancak patates vs. konulmadan ve so­ğansız olmalıdır.
2- KÜMES HAYVANLARI VE AV ET­LERİ: Tavuk, hindi, kaz, ördek etleri ve bunla­rın hamur vs. içermeyen mamulleri. Yine her şe­kilde pişirilebilir.
3- YUMURTALAR: Her şekli ile tereyağda, sucuklu, rafadan vs. unsuz, domates ve so­ğansız, yumurtanın her türlüsü yani bıldırcın, ör­dek vs. yenilebilir.
4- BALIKLAR: Her türlüsü, her şekli ile (kızartmalarda asla un olmayacak şekilde) ve özellikle balıklar bol yenmelidir. Balıklarda da­ima etlerin aksine yağlı olanları tercih edilmeli­dir. (Uskumru, lüfer vs. gibi) Bilindiği üzere ba­lıkların yağı şifadır ve hap olarak da satıldığını aklımızda tutalım.
5- YAĞLAR: Diyeti mizde her türlü sıvı yağ ve tereyağı ser­besttir. Ancak yağların hası zeytinyağı sızma ve naturel şekilde her yemekte daima kulla­nılmalıdır.
Küçük bir hatırlatma yapmak isterim. Meta­bolizmamız hayvanı yağları, fırsat verirsek enerji olarak tüketir, ancak sıvı yağlardan aynı zamanda kendisi için müphem olan TEMEL YAG asitlerini de üretir. Çok yüzeysel olarak bu yağlar damarları­mızda gezip temizlik yapar ve diğer katı yağları harekete geçirip birikmiş yağların yakılmalarını sağlar. Eksiklikleri şişmanlık ve bir çok hastalığı beraberinde getirir. Bu temel yağ asidini 3 ayrı yağ asidinden kendisi yapar. Burada ayrıntısına girmeden, eğer bir insan günlük beslenmesinde ağırlıklı olarak zeytinyağı, biraz ayçiçek yağı ve bu arada çeşitli yeşilliklerden yiyorsa bu eksikliği gidermiş olur. Ancak bir cinsi var ki çok az bu­lunmaktadır, onu sağlamanın en iyi yolu ise her gün mutlaka az bir miktar da olsa ceviz yemek tir. Bu aynı zamanda kalp sağlığım da korur. Ay­rıca zeytinyağı ve balık kolesterol düşmanı­dır. Bunu herkese tavsiye ederim.)

YEŞİL SALATA: Günde iki orta büyük­lükte tabakta bol zeytinyağlı, istenirse sirke ko­nabilir, ama limon ve soğansız olarak zevkle yenebilir. Özellikle marul, roka, maydanoz vs. tercih edilmeli, bir anlamda bunlar doğranıp yenmelidir.

7- BAHARATLAR: Karabiber, kimyon ve az miktar pul biber ve şeker içermediğinden emin olunan diğer baharatlar abartılmadan yene­bilir.

8- ZEYTİN VE PEYNİRLER: Zeytinler özellikle naturel siyah zeytin ve tam yağlı eritme ve diğer peynirler az olarak yenmelidir. Esasında sabahları et haşlama vs. daha çok tercih edilme­lidir.
Yukarıda sayılan ürünler serbestçe yenip birbirleri ile beraber çeşitli yemekler yapılabi­lir. Ancak burada adı verilmeyen başka hiçbir şey yenilemez ve yemeklere katılamaz. Diyet bu yönü ile çok katıdır. Örneğin domatese mi yasak, evet. Bunların yasak olmalarının temel sebebi, içerdikleri şeker oranlarındandır. İlk başta vücut yağ yakmaya zorlanacağından çok dikkatli olunup şeker ihtiva eden gıdanın
metabolizmaya girmemesi gerekir. Elbette bu geçici bir süre içindir.

SERBEST İÇECEKLER

Çay ve kahve kesinlikle yasaktır. Her türlü alkol de keza öyle yasaktır. Bunun en baş sebebi içerdikleri kafeindir. Alkol ve kafeinler, pankreası uyarıcı etkiye sahiptir. Boş yere pankreası uyarıp insülin salgılanmasına sebep olurlar. Bu ise kan­da bulunan şekerin düşmesine, elbette konu­muzla ilgisi yönünden kandaki şekerin yağa çev­rilip stoklanmasına sebebiyet verirler.

Burada belirtmeden geçemeyeceğim. Ülke­mizdeki çay içme alışkanlığı, birçok yanlış sözde şifa bilgileri ile had safhadadır. Birçok insan çayın zayıflattığını, yağlan erittiğini bile düşünür. Halbuki özellikle koyu çaylar burada anlattı­ğım gibi durduğu yerde insanı şişmanlatmak­tadır.
İsteyen kendini denesin, yemekten sonra çay içmesinler. Şişkinlikleri olmadığını göreceklerdir.
Yemekten sonra içilen çay ve kahvenin haz­mettirdiğine inanılır. Oysa insülin salgılanması olduğundan insan bir an açlık hissine kapılır, ya­ni bu olay hazımla ilgili değil insülin salgılanmasıdır ve elbette şişmanlama habercisidir. Çayda benim bildiğim tek faydalı şey, manganez mev­cuttur, ama bunu gerektiği kadar herşeyden sağ­lamaktayız. Şahsen ben çayın başka bir yararını bulamadım. Herşeye rağmen apok tiryakiyim, bırakttmum3′ diyorsanız, şekersiz ve abdest suyu cinsinden çok açık ve az içebilirsiniz. Yine çok kahve seviyorsanız, şekersiz ve kahvesi çok az ka­tılmış, kafeinsiz kahve içebilirsiniz, tabii ki az miktarda.

Yine içecek konusu gelmişken söyleyelim; bazı diyetlerde yemekten önce çok su veya orta­sında çok su gibi bazı yanlışlıklar mevcuttur. Ne yemekten önce, ne ortası, ne de sonrası su iyi değildir. Çünkü mide asitleri seyreleceğinden hazım güçlüğü yaşanır. Bu nedenle yemek üstü­ne sıvılar çok az içilmeli, mide bir iki saat sonra yükü azaldığında ve tam bu sırada me­tabolizmanın ihtiyaç duyduğu sırada alınma­lıdır. Deneyin, çok rahat edeceksiniz. Bu aynı zamanda abur cubur atıştırmaları da bertaraf edip su içilmesini sağlayacaktır. Bu arada diyeti bırakıp başka konulara da değiniyorum, ancak bunlar da diyetin sağlıklı uygulanması açısından elzemdir.
Sütte ve yoğurtta, ayranda yüksek oran­da karbonhidrat olduğundan bu bölümde onlar da yasaklar arasındadır.Kısaca hiç karbonhidrat yani şeker içerme­yen ıhlamur, ada çayı, kuşburnu gibi tabii bitki çayları içilebilir. Artık neyi severseniz.
Hiçbir meyve suyuna yer yoktur. Sadece su ve tabii aromasız maden sulan içilebilir.

Meyveye Yer Yok
Bu aşamada hiçbir meyve türüne de yer yoktur. Bilindiği üzere hepsi şeker ihtiva eder. Bir ay meyve yememekle hiçbir şey olmaz. İleri­de meyvenin ne zaman ve nasıl yeneceğini açık­layacağım, ancak yeri gelmişken belirteyim, top­lumumuzda yemek üstüne meyve ikramı adet ol­muştur. Bu son derece yanlış bir alışkanlıktır. Çünkü yemek üstüne yenen meyvelerin öz sular mide asitleri ile fermantasyona girerek mide asitlerini nötralize eder, yani gücünü yok eder. Vücut, bir yandan fazla asit üretme gayretine gi­rer (ki bu zamanla sürekli hale gelip birçoğu­muzda olan asit şikayetlerini meydana çıkanr ve anti asit ilaçlarla dolaşırız), bir taraftan da dolu olan yiyecekleri eritemez. Sıcak ve küflü ortamda çürüyen meyveler yarar yerine zarar verir. Çilek ve benzeri birkaç meyve türü bunun istisnasıdır.

Bu arada buluğ çağına ermemiş çocuklar bu olayın dışındadır. Nasıl yeni doğan bebeklerde anne sütünü emmek için küçük dilleri vantuz gi­bi büyük olur, sonra küçülürse, baliğ oluncaya kadar insanların mideleri herşeyi birden hazme­debilir, ama sonra bu özelliği kaybolur. Bu nedenle meyveler, daima midenin içindekileri hazmettiğinden emin olduktan sonra, yani mide boşken yenmelidir. En fazla yemekten ya­rım saat önceye kadar meyve yenir, çünkü hazmı en ağır meyve dahi, mide boşken 25 dakikada hazmedilir.
Yine konu gelmişken belirtelim ki, salatala­rı da yemekten önce yemek gerekir. Birçok ül­kede bu böyle yerleşmiştir. Çünkü salatalarda kullanılan birçok malzeme meyvelerle aynı özel­likleri taşır. Örneğin domates, salatalık gibi. Ön­ce salata yenilip biraz dinlenip yemek yenildiğin­de görülecektir ki hiçbir ağırlık hissedilmeyecek ve salatadaki tüm vitaminlerin eksiksiz vücuda alınması sağlanacaktır. Biraz denemekle ne kay­bedersiniz?

Diyetimizde yemeklerde özellikle hazır sos­lar, mayonez, ketçap kullanılmayacaktır. Çünkü bunların içeriğinde şeker bulunmaktadır. Bu ne­denle serbest baharatlar kullanılmalıdır. Bu arada tuzla ilgili özel bir rahatsızlığınız yoksa, kısıtla­ma yoktur.
Diyetimizin en zor ilk 14 günü bu şekilde­dir. Yeme ölçüsü olarak bir kısıtlama yoktur. O günlerde kendini çok şişirmeden yemeyi bırak­mak esastır. Eğer bir iki saat sonra açlık duyulur­sa yine bir şeyler yenebilir.
Günlük öğün sınırlaması da yoktur. Ben ilk zamanlar sabahları reçelli, bol ekmekli kahvaltıla­ra alışık olduğumdan doymak bilmezdim. Sabah kahvaltıdan sonra yanımda salam, but, biftek ne bulursam gezdirir acıktıkça atıştınrdım. Bu siz­lerde de böyle olabilir ama çok kısa sürecektir. Metabolizma stoktaki yağları eritmeye başladı­ğında iştah kapanıyor ve hiçbir açlık hissetmiyor­sunuz. Günlük normal üç öğünü bile zor yiyor­sunuz.

Bu diyette daha hızlı kilo vermek için az ka­lori alındığında da vücutta sarkma vs. olmuyor, çünkü aldığımız yiyecekler protein yüklü oldu­ğundan kaslar sürekli besleniyor, sadece stok yağlar tüketiliyor.
Diyetimizin en zor yanı, sabah kahvaltı alış­kanlıklarımız. Ben şu an klasik kahvaltı etmiyo­rum. Akşam evde yapılan, diyetime uygun et haşlama, ızgara, balık ızgara, tavuk, hindi, yani ne varsa akşamdan ayırıyor ve sabah ısıtıp doya­sıya yiyorum.

read more

sağlık Site istatistikleri
 
Sağlık, Kadın Hastalıkları