31 Mart 2010 Çarşamba

Kalori ve Enerji 0 yorum

31 Mart 2010 Çarşamba |
Kalori ve enerji: Su dışında hemen her besin maddesi enerji sağlar. Bir besin maddesinin enerji içeriği kalorilerle, daha doğ­rusu kilokalorilerle ölçülür. Yağ en zengin enerji kaynağıdır ve 30 gramda yaklaşık 250 kaloriyle kalori içeriği bakımından da başta gelir. Proteinler sırada ikincidir ve 30 gramda 100 kalori içerirler. Karbonhidratların 30 gramında ise 40 kalori vardır.

Vücudumuz enerjiye iki nedenle gerek duyar: birincisi bütün yaşamsal işlevleri yürütmek için. Yani, kalbin çalışmasını, akci­ğerlerin nefes almasını, sindirim sisteminin (bazal metabolizma) sağlamak için. ikincisi, aktif hareketler sırasında kasların harca­dığı enerjiyi karşılamak için. Her iki süreçte harcanan enerji miktarı bireyden bireye değişir; bu yüzden her birimizin enerji gereksinimimiz de değişiktir.
ÖRNEK Toplam kalori BOYA UYGUN KİLO
DENGELİ BESLENME değeri: 2200 Boy İnce Normal Yapılı
Sabah kahvaltısı: Öğle yemeği: 1.52 45.4 49.5 53.6
180 mi. Portakal suyu (96) 180 mi. Domates çorbası (120) 1.55 47.2 50.9 55.0
15 gr. Mısır gevreği (54) Peynir salatası: 1.57 48.6 52.2 56.8
120 mi. Süt (72) 60 gr. Yağlı kaşarpeyniri (190) 1.60 50.0 53.6 58.1
60 gr. Haşlanmış yumurta (80) 30 gr. Maral (30) 1.62 51.3 55.4 60.0
60 gr. Kızarmış kepekli 75 gr. Domates (10) 1.65 52.7 56.8 61.3
ekmek (136) 45 gr. Pancar (18) 1.68 54.5 58.6 63.1
15 gr. Tereyağı (105) 1 çorba kaşığı yağ, sirke (60) 1.70 55.9 60.0 64.5
Çay veya kahve (0) 60 gr. Ekmek (136) 1.73 57.2 61.8 66.3
60 mi. Süt (36) 15 gr. Tereyağı (105) 1.76 59.0 63.6 68.6
15 gr. Şeker 150 mi. Yoğurt (110) 1.78 60.4 65.4 70.9
Kahve (0) 1.81 62.2 67.2 73.1
60 mi. Süt (36) 1.83 64.0 69.0 75.4
7.5 gr. Şeker (28)
Toplam kalori: 635 Toplam kalori: 643

Öğle yemeği öncesi: İkindi Yemeği
Kahve (0) çay (0)
60 mi. Süt (36) 60 mi. Süt (36)
7.5 gr. Şeker (28) 15 gr. Şeker (56)
Toplam kalori: 64 Toplam kalori: 92

Akşam yemeği:
Yarım kavun (58)
90 gr. Yağsız ızgara et (240)
90 gr. Taze fasulye (6)
120 gr. Fırınlanmış patates (70)
120 gr. Limonlu dondurma (120)

read more

Menopoz Döneminde Beslenme 0 yorum

BİTKİLERDEN FAYDALANMA
Türk kültüründe “otacı” adı verilen bitkisel tedavi uzmanla­rı, Türklerin Şamanist olduğu 10. yüzyıl öncesine ve yüzyıllarca öncelere Orta Asya Türk topluluklarına ve boylarına kadar gi­der. Bitkilerden faydalanma deyince aklımıza genelde Osmanlı-Türk kültürünün önemli bir dalı geliyor.Bursa, Konya, Mardin, İzmir ve Diyarbakır gibi şe­hirlerimizde bitkilerden faydalanma geleneği yaygın olarak sürmekte. Ayrıca Şam, Niş, Musul, Selanik, Bağdat, Kosova gi­bi bugün için Türkiye sınırları dışında kalmış eski Osmanlı şe­hirlerinde de bitkilerden faydalanma geleneğinin sürdüğünü iz­liyoruz.
Esasen hangi gıdanın ve ne kadarının sağlıklı, hangisinin za­rarlı olduğu tartışması bitmek bilmiyor. Günümüzde diyetlerin ve gıda ürünlerinin çeşitliliği giderek çoğaldıkça “sağlıklı bes­lenmek” zorlaşıyor. Çünkü daha birkaç yıl önce savunulan bes­lenme rejimlerinin bazıları, bugünün uzmanları tarafından red­dediliyor.
Konumuz menopoz ve buna bağlı olarak kemiklerde osteoporoz gibi sorunların yaşanması olunca, hemen aklımıza kaba-yonca, arpa, karahindiba çiçeği, ısırganotu, maydanoz, kuşbur­nu ve avizeağacı gibi kemikleri güçlendirmeye yarayan bitkiler geliyor. Ardıç tohumu, aspir, eğir kökü, hardal tohumu, mısırpüskülü, sandalos ve terebentin de kemiklerdeki ağrıları ha­fifletici özelliğe sahip bitkiler.

Menopozda kalsiyum ve D vitamini açısından zengin gıda­lar tüketmek gerekiyor. Brokoli, kestane, istiridye, karahindiba yeşilliği, dilbalığı, lahana, somon balığı, deniz mahsulleri, su­sam tohumu, karides, soya fasulyesi ve tahin kalsiyum açısın­dan zengin gıdalardır. Değişik zamanlarda hububatlar ve kalsi­yumlu gıdalar tüketmek önemlidir. Hububatlar kalsiyumla bağlanan bir madde içermektedirler. Ancak kalsiyumu uyku­dan önce almak gerekiyor, çünkü kalsiyum en iyi uykuda emi­liyor.
Badem, kuşkonmaz, pancar, pazı ve ıspanak tüketiminizi sı­nırlandırın. Bu gıdalar kalsiyum emilmesini engelleyen “oksalik asit” bakımından zenginler.

Vejetaryen kadınlar et yiyenlere oranla daha az kemik erime­si sorunuyla karşılaşıyor. Kemik erimesinin kafein, yani kahve ile bağlantılı olduğunu unutmayın. Bir araştırmaya göre günde 300 mg (üç fincan) kafein verilen insanların idrarlarında içme­yenlere oranla daha fazla kalsiyum bulunuyor.
Karaciğer başta olmak üzere tüm organlara zarar veren alko­lün, olumsuz etkilerinden kurtulmak için toksinlerden armdırı-cı sebze ve meyve diyetlerine başvurun. Kırmızı yonca ve dulav-ratotu gibi kanı temizleyen bitkilerin çaylarını için.

Toksinlerden arınmak için haftada iki günü sadece sebze ve meyve yiyerek, bunların sularını içerek, zeytinyağı tüketerek, soyalı ürünlere ağırlık vererek geçirdiğiniz takdirde kanınız çok daha kolay temizlenecektir. Böyle bir diyeti bir kez, bir-iki haf­ta süreyle uyguladığınız takdirde metabolizmanız hızlanır. An­cak bu tarz bir diyeti uzun süre uygulamakta fayda var. Meyve ve sebzeler, yüksek oranda toksin atıcı etkiye sahiptirler. Sindi­rim sistemini desteklerler. Bol miktarda su tüketimi böbreklerin çalışmasını sağlarken, toksinlerin atımını da kolaylaştırır. Lif ve mineral zengini oldukları için toksinlerden arındırma progra­mınızın içine kuru baklagilleri de katmanız uygun olur. Papat­ya, nane gibi sakinleştirici bitkilerin çayları, sindirimi arındırıcı bir etkiye de sahiptir. Zencefil, kimyon, hindistancevizi ve kiş­niş de toksin atıcı maddeler arasında sıralanabilir.

Kolesterol vücutta, beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar, karaciğer başta olmak üzere, yaygın olarak bulunan, mum kıva­mında bir maddedir. Gıdalarla alınır veya vücut tarafından üre­tilir. Gıdalarla alman kolesterolün tamamı et, süt, yumurta gibi hayvansal kaynaklıdır. Eğer kolesterolünüz yüksek ise, elma, muz, havuç, tatlı su balığı, kurutulmuş fasulye, sarımsak, üzüm ve zeytinyağı içeren bir diyet uygulayın. Lifli sebze, meyve ve hububatları daha sık tüketmeye çalışın, örneğin fasulye, kahve­rengi pirinç, yulaf. Bol taze meyve ve havuç gibi sebze suları için. Karaciğerden yağın atılmasını sağlar ve bu da kolesterolü düşürür. Sıvıyağları, özellikle de zeytinyağını tercih edin. Taze ceviz dışında kuruyemiş yemeyin.

Afrodizyak bitkiler hakkında Alfa Yayınları tarafından ya­yımlanan “Cinsellik El Kitabı” adlı kitabımda ayrıntılı bilgi bu­labilirsiniz. Kadınlarda cinsel isteksizlik için geleneksel bir bitki karışımı önerisi: 50 gram andızotu kökü, 50 gram kayısıkıran kökü, 50 gram aynısefa çiçeği sapı, 50 gram ökseotu sapını ka­rıştırın. İki çorba kaşığı karışımı, yarım litre suda 10 dakika kay­natın. Günde üç defa yemeklerden önce birer çay bardağı için.
Menopozda yüksek tansiyon için kırmızıbiber, papatya, re­zene, yabani akdiken taneleri, maydanoz ve biberiye kullanıla­bilir. Uyarı: Eğer papatyaya alerjiniz varsa kesinlikle kullanma­yın.

Şerbetçiotu ve kediotu kökü, sinirleri yatıştırıcı etkiye sahip­tir. Günde üç bardak suma çayı için. Meyankökünden uzak du­run, çünkü bu bitkinin tansiyonu yükseltme özelliği vardır. Anason, şahtere ve zeytin yaprağı tansiyon düşürücü özelliğe sahip bitkilerdir.

read more

Sağlıklı Beslenmenin Kuralları 0 yorum

SAĞLIKLI BESLENMENİN KURALLARI
- Daha az et yiyin. Balık, tavuk, hindi gibi beyaz ete yöne­lin. Sığır ve koyun eti miktarını ve yeme sıklığını azaltın. İslam dininin yasakladığı domuz etini yemeyin, başka dinden de olsanız.
- Yağsız et seçin ve yemeden önce gözle görülür tüm yağı­nı çıkarın.
- Izgarada, fırında pişirin ya da haşlayın. Yapışmayan ta­valarda pişirin ve fazla yağı süzün.

- Yağsız yoğurt yiyin ve yağsız süt için.
- Daha fazla sebze yiyin. Her gün mutlaka biraz, mümkün­se çiğ sebze yiyin. Daha fazla baklagillerden yiyin.Bir büyük öğün yerine, birkaç küçük öğünde yiyin.
- Sosis, salam gibi yağ miktarı fazla etlerden yemeyin.
- Fırında pişirirken içyağı kullanmayın. Kremalı salçalar eklemeyin.
- Kızartma yapmaym. Özellikle mantar, soğan ve ekmek gibi çok fazla yağ çeken besinleri kızartmayın.
- En fazla yağ içeren tavuğun derisini yemeyin.
- Fazla tereyağı, krema, yağlı peynir, dondurma, yağlı süt ya da haftada ikiden fazla yumurta yemeyin.
- Doymuş yağlarla yapılmış kek, hamurişi ya da bisküvi yemeyin.
- Rafine şekerler ya da unlarla yapılmış yiyecekler ya da çok tatlı yiyecekler yemeyin.
- Kahvaltıyı atlayıp akşam yemeğini fazla kaçırmayın.
Yemeklerde ek olarak vitamin almalı mıyım? Dengeli bir beslenme sağlanabildiği sürece vitamin almak gerekmez. Ne var ki bazı özel durumlarda doktorunuz ek vitamin vermeyi ge­rekli bulabilir. Menopozda olanların magnezyum ve kalsiyum almasının önemi üstünde durulmaktadır. Genç kalmak için E vitamini, iyi görebilmek için A vitamini almanın yararı henüz kanıtlanmamıştır.

Dengeli beslenme yaşamı uzatır mı? Mutlaka uzatır. Bazı otoriteler vücudun günlük döngüsüne çok önem vermektedir­ler. Daha açık bir şekilde ifade edersek, insanın her gün aynı sa­atte yemek yemesi ve aynı saatte dışkı yapmasının vücudun bi­yolojik ritmi bakımından çok önemli olduğu ileri sürülmekte­dir. Beslenmenizde yapacağınız küçük değişikliklerle yaşamı tehdit eden birçok hastalığa yakalanma olasılığını azaltabilece­ğiniz, her geçen gün yeniden kanıtlanmaktadır. Yalnızca şiş­manlık, şeker hastalığı, eklem iltihabı, sırt ağrısı, göğüs hastalık­ları, beslenme bozuklukları ve bağırsak hastalıklarıyla birlikte görülmektedir.

Kilo vererek bu durumlardan korunabilirsiniz. Fazla miktarda hayvansal ve doymuş yağı içeren yiyecekler, menopozdan sonra kalp hastalığına yakalanma tehlikesini artır­maktadır. Posalı besinler açısından zengin bir beslenme tarzı ise sizi kalp hastalıkları, bağırsak kanseri ve meme kanserinden ko­ruyacaktır. Gençliğinizden itibaren uygulayacağınız dengeli beslenmenin faydalarını menopozda göreceksiniz. Menopoz­dan sonra ise kemikler yumuşama eğilimindedirler. O zaman da kalsiyum ve D vitamini gerekecektir, bilindiği gibi, peynirde ikisi de vardır.

Bazı yiyecekler bizim için zararlı mıdır? Son 10 yılda, bilim adamları bazı yiyeceklerin sağlığımız için uygunsuz, hatta tehli­keli olabileceklerini öne sürmüşlerdir. Bunun en önemli nedeni ise kalp hastalıklarının gelişmesiyle ilgili olmasıdır. Örneğin, tuz alımı ile kan basıncı arasında yadsınamaz bir ilgi vardır, fazla tuz alınırsa kan basıncı yükselir. Gelişmiş ülkelerde sıradan bir insan günde 12 gram tuz alır; oysa kimi başka uluslar günde bir gram, hatta daha azıyla idare ederler ve çok daha sağlıklıdırlar.

Belçi­ka’da son zamanlarda yapılan araştırmalar günlük tuz alımım 11 gramdan 5 grama düşürmenin kan basıncını birkaç derece birden düşüreceğini göstermiştir. Normal koşullar altında tuz almak bi­yolojik olarak çok da fazla gerekli değildir. Şu halde beslenmeniz­deki tuz miktarınızı azaltmanız yararlı olur. Gelişmiş denen ülke­lerde sağlıksız olan domuz eti fazla tüketilmektedir. Bu durum toplumun sağlığını kötü yönde etkilemektedir. Kıyaslandığında Türk Akdeniz mutfağı kullanan bizler şanslıyız diyebiliriz.

Kolesterol ve doymuş yağlarla kalp hastalıkları ve felçlerin gelişmesi arasındaki ilgi konusunda tıp dünyası henüz bir gö­rüş birliğine varmış değildir, ama bence denetim altında yapı­lan tıbbi araştırmaların sonuçları bu ilginin varlığına işaret et­mektedir. Yağ alımını da düşük tutmanın hiçbir zararı yoktur.
Şekerin diş çürüklerine yol açtığını herkes bilir, ama daha da önemlisi, kalp hastalıklarının gelişmesine katkısı olmasıdır. Kan şekeri düzeyi ani olarak artınca, bu durum pankreası insülin yapması için uyarır. Bu uyarı karaciğerde ateroskleroz, yani atardamarların yağlı bir maddeyle tıkanması ile ilişkisi olan dü­şük yoğunluklu lipoproteinlerin yapımını artırır.
Yumurtanın kolesterolden yana zengin olduğu ve kalp has­talıklarında önemli bir etken olduğu söylenir. O halde yumurta yemek zararlı mı?

Yumurta sarısı kolesterolden yana çok zengindir ve koruyu­cu kardiyoloji konusunda çalışan doktorlar, hayvansal yağlar açısından zengin bir beslenme biçimi olan kişilere haftada yal­nızca iki yumurta öğütler. Öte yanda, aynı uzmanlar kalp has­talıklarının gelişmesinde birçok etken olduğu ve yağın bunlar­dan yalnızca biri olduğu konusundaki düşünceye katılmakta­dır. Gerilimli bir yaşam sürmüyorsanız, sağlıklı bir beslenmeniz varsa, düzenli egzersizler yapıyorsanız, şişman değilseniz ve kan basmanız yüksek değilse, ailenizde kalp hastası yoksa da­ha fazla yumurtanın size hiçbir zararı olmaz.

read more

Zayıflama Rejimi Çeşitleri 0 yorum

Zayıflama rejimi
Besinler yaşamamız için gerekli olan enerji kaynağıdır. Ancak yediğimiz besin­ler organizmamızın ihtiyacından fazla ener­ji sağlarsa, bu enerji fazlasını vücut, gel# çekte kullanmak üzere yağ şeklinde depo eder. Bu alışkanlık halini aldığında da, kilo normalin üzerine çıkar.

Vücut ölçülerinizin bozulmamasını isti­yorsanız, ya da fazla kilolarınızı atmak niyetindeyseniz aldığınız kalori ile har­cadığınız enerji arasında denge kurmak zorundasınız. Bu da ancak makul, aklı başında bir beslenme rejimi ile mümkün olur. Eğer kilonuz normalin çok üstün­deyse bu durum başka sebeplerden (hormon faaliyeti, metabolizma bozuklu­ğu vb.) ileri gelebilir. Önce bir uzman doktora başvurmanızda fayda vardır.
Zayıflamaya karar verdiğinizde, tuzun ye şekerin aşırısından, tatlılardan, hamur işlerinden, kızartmalardan kesinlikle uzak durmanız gerekir. Etin yağsızını ve ızgara­sını, sebzelerin haşlanmışım tercih edin. Bol yeşil salata, yağsız peynir yiyin, süt için. Kuru yemişlerden, alkollü içkilerden de uzak durun.
Çok hızlı zayıflama rejimleri, bünyenizin zayıf düşmesine sebep olur, hastalıklara karşı direncinizi azaltır. Ayrıca hızlı veri­len kilolar aynı süratle alınır.
Kesinlikle ayda 4 kilodan daha fazla ver­meyin. Bunu da ancak 2 ay uygulayıp bir süre bırakın.

Fazlalığınız sadece birkaç kiloysa, bunlardan kurtulmakta da acele ediyorsanız ve sağlığınız yerindeyse, meyve,patates ya da peynire dayalı şu 3 hızlı rejim arasın­dan bir tanesini seçip hemen uygulayabilir­siniz.
PATATES REJİMİ1. Gün
Kahvaltı: 1 dilim kepekli ekmek, bir par­ça margarin, 1 haşlanmış yumurta.
öğle yemeği: Haşlanmış 4 patates, 200 gs. yağsız peynir.
Akşam yemeği: 1 kase patates çorbası, 2 havuç, 2 domates.
2. Gün
Kahvaltı: 1. gün gibi.
öğle yemeği: 4 çiğ patates ince ince di­limlenir, ince kıyılmış bir soğanla birlikte çok az suyun içinde bekletilir. 100 gr. yağ­sız dana kıyması ilave edilerek, üzerine çır: pılmış bir yumurta dökülür. Kaçıştırılıp yağsız tavada pişirilir. 1 domatesle bera­ber yenilir.
Akşam yemeği: 1 tabak yağsız patates püresi, 1 haşlanmış katı yumurta, tuz sara-biber, 1 dilim kepekli ekmek.
SÜT REJİMİ
1. Gün
Kahvaltı: 150 gr. yoğurt, 200 gr. çilek, veya herhangi bir meyve
öğle yemeği: 200 gr. yağsız peynir, 150 gr. yoğurt, 1 portakal (veya bir baş­ka meyve).
Akşam yemeği: 250 gr. süt, 1 porta­kal (veya başka meyve).
2. Gün
Kahvaltı: 150 gr. yoğurt, 1 tatlı kaşığı reçel.
öğle yemeği: 1 muz, yarım litre süt.
Akşam yemeği: 200 gr. yağsız beyaz peynir, yarım ütre süt, 2 şeftali (veya başka bir meyve.
MEYVE VE SEBZE REJİMİ
1. Gün
Kahvaltı: Üzerine çok az yağ sürül­müş 1 dilim kepekli ekmek, 2 domates.
öğle yemeği: Haşlanmış ve içine çok az tereyağı katılmış 450 gr. yeşil fasulye, 1 dilim kepekli ekmek, 1 elma.
Akşam yemeği: Üzerine sadece tuz serpilmiş marul salatası, 1 dilim kepekli ekmek (üzerine çok az yağ sürülür) 1 muz.
2.Gün
Kahvaltı: 1 dilik kepekli ekmek, 1 haş­lanmış yumurta.
öğle yemeği: Elma, 1 muz, 1 portakal.
Akşam yemeği: 1 domates, 1 yeşil bi­ber, yarım salatalık, tuz ve karabiber ilavesiyle hazırlanmış salata, yarım kâ­se yoğurt, 1 dilim kepekli ekmek, 1 ar­mut.
Dikkat! Bu rejimleri 3-4 gün en çok bir hafta uygulayın, daha fazla değil.

read more

Bebeklerin Beslenmesi 0 yorum

BESLENME
Beslenme rejimi sorunu eskisi kadar karmaşık değildir. Normal bir çocuğun beslenme rejimini düzenleyen birkaç ana ilke vardır:
— kadın sütünün, inek sütüne geleneksel üstünlüğü;
— sütten erken kesmenin ve çeşitli besinler vermeye erken başlamanın gerekliliği;
— akılcı ve düzenli biçimde vitamin vermenin önemi.

BESLENME ÖĞELERİ
Çeşitli sütler, Anne sütü
İnek sütünün niteliğini yükseltme alanındaki bütün çabalara karşın, bebeğin meme emmesi her zaman daha iyidir. Gerek içindeki maddelerin oranı, gerekse proteinlerinin yapısının çocuğun sindirimine daha uygun olması nedeniyle, her durumdaki çocuk anne sütü alabilir. .Öte yandan, anne sütü ciddi sindirim bozukluklarına karşı da gerçek bir sigortadır. Bu nedenlerle, annenin emzirmeye gerçekten karşı olduğu durumlarda (aşırı bir baskıya dönüşmemek koşuluyla), çocuğunu emzirme konusunda teşviki gerekir. Anne kararsızsa, hiç olmazsa ilk 2 ayda (gerekiyorsa,başka bir süt ya da mamayla birlikte) memeyle beslenmenin çocuk için çok yararlı olacağına inandırılmaya çalışılmalıdır.
Bebeklerin Beslenmesi
Mutlaka uyulması gereken kurallar şunlardır:
— yeni doğmuş bebek için 3 saat ara. ile günde 6 emzirme yeterlidir (2. ve 3. aylarda 5 emzirme);
— emzirme süresini 10 dakikadan uzun tutmak gereksiz, hattâ zararlıdır. Zorunlu olmamakla birlikte, her kez iki memeyi de vermek, özellikle başlangıçta süt az geliyorsa, memeleri çalıştırarak sütü artırmak bakımından yeğ tutulmalıdır;
— bebeği her- gün tartmak ve kilosunu düzenli biçimde izlemek gerekir;
— her emzirmeden sonra, meme başı, .kaynamış suya batırılmış ve biraz alkol eklenmiş bir pamukla temizlenmeli ve bir sonraki emzirmeye kadar, mikroptan arındırılmış bir gazlı bezle korunmalıdır;
— anne kuşkonmaz, pırasa, lahana, şalgam yemekten (bu sebzeler sütün tadını değiştirir), alkol, kahve, çay, ilaç kullanmaktan (bu zehirli maddeler süte geçer) kaçınmalı, protein bakımından zengin (et, sütlü besinler, vitaminler) dengeli besin almalı, ama çok yememelidir. Ayrıca yorgunluk ve heyecandan kaçınmalıdır;
— 3.-6. aya doğru sütü azar azar kesmeli, emzirmenin yerine yavaş yavaş çeşitli lapalar koymalı, bu işi hiç bir zaman 12. aydan sonraya bırakmamalıdır.
Annede ciddi bir hastalık varsa emzirmeden vazgeçmek gerekir. Enfeksiyon hastalıklarında, kalp hastalıklarında, meme hastalıklarında (meme iltihabı, apsesi; urlar) ve bütün ciddi hastalıklarda anne, meme vermekten kaçınmalıdır. Emzirme, sağlıklı kadınlara özgü bir ayrıcalıktır.

İnek sütü ve hasır mamalar
Eskiden kolayca sağlık bozukluklarına ve barsak enfeksiyonlarına neden olurlardı. Günümüzde süt üretiminin sanayileşmesi bu durumu değiştirmiştir.
Annenin bebeğini emziremediği durumlarda inek sütü, hazır mamalar kullanılır.

İnek sütü
Olanak varsa, kapaklarında şişelenme tarihi belirtilen pastörize sütler kullanılmalı, kullanırken bazı yalın kurallara uyulmalıdır: Kaynatılmalı, şişe açıldıktan sonra uzun süre bekletilmemeli, buzdolabında saklanmalıdır. Anne sütüne oranla protein oranı daha yüksek, karbonhidrat oranı daha düşüktür. Lipit (yağ) oranı aynıdır. Bununla birlikte yağ ve protein bileşenlerinin fiziksel özellikleri, kadın sütününkilerden farklıdır: Midede sindirim sırasında inek sütünün yağ ve proteinleri irice topaklar oluşturduklarından, sindirim salgılarıyla temas yüzeyleri azdır; bu nedenle etkinlikleri azalır. Ayrıca şeker eklenmesi ve sulandırılması gerekir. Pastörize süt bulma olanağı yoksa, kaynatılmış inek sütü kullanılabilir.

Hazır mamalar
Yakm denebilecek bir tarihte piyasaya sürülmüşlerdir. Özellikleri açısından anne sütüne yaklaşırlar: Kazein oranı aynıdır, aynı miktarda yağlı madde kapsar; içindeki şekerler nitelik ve nicelik yönünden anne sütündekiler gibidir; pH oranı (asitliği) aynıdır, vitamin oranları da anne sütü gibidir. Mideden geçiş süresi de anne sütününkine eşit olduğundan, kolay sindirilir; çocuğun günde 4-5 kez kaka yapmasını sağlar. Tek sakıncası pahalı olmasıdır.

Öteki besinler
Un
Besleyici ve sindirimi kolay olması için, kepek oranı yüksek olmalıdır. Çeşitli tahıllardan (buğday, mısır, arpa, çavdar, yulaf) unların ya karıştırılarak ya da sırayla verilmesi gerekir. Çok erken verilirse ( 3. aydan önce) sağlıksız şişmanlık yapabilir.

Sebze, et, meyve ve tatlılar
Değişik tadlı ve değişik kıvamlı bir besinle karşılaşan çocuk şaşırır; bu nedenle, azar azar ve alıştırarak verilmelidirler. Süt bebeklerine kuru sebzeler (kuru fasulye, bezelye, nohut, v.b.) vermekten kaçınmak gerekir; süt bebekleri, geleneksel besinleri olan yeşil sebzeleri (ıspanak), patates ve havuç püresini çok severler. Taze kıyma, hafifçe kavrulmuş olarak verilebilir. Süt bebeklerine küçük parçalar halinde kesilmiş beyaz etli balıklar (dil-balığı, mezgit), tavuğun beyaz etleri, rafadan yumurta da verilmelidir.

Elma, ayva kompostoları, muz püresi, genellikle bebeklerin sevdikleri besinlerdir. Bundan yararlanarak, bebeği kaşıkla yedirmeye alıştırmak denenebilir.

Vitaminler
Vitaminli oldukları belirtilmiş bile olsa, süt ve hazır mamaların çoğunun vitamin kapsamları yetersizdir. Bebeğin mutlaka alması gereken vitaminler şunlardır:

— C vitamini: İlk günden başlanarak 2-3 kahve kaşığı limon ya da portakal suyu biçiminde;

— D vitamini: Bebek en az 18 aylık oluncaya kadar, konsantre eriyik halinde, azar azar ve ölçülü miktarlarda (ilk günden başlanarak ya da az sonra, günde 4 damla) verilmelidir; öteki vitaminlerin yararı tartışılabileceğinden, yalnızca D vitamini içeren eriyikler tercih edilmelidir (gerek D vitamininin, gerekse ötekilerin fazla verilmesinin bazı sakıncaları vardır).

read more

İnsanlar İçin Beslenmenin Önemi 0 yorum

Her canlının beslenmesinde iki amaç vardır. Dokuların yapılanması ve yenilenmesi için gerekli hammaddeyi almak, vücuda enerji verecek canlılığı sağlamak. Genel olarak birinci amaca temel maddelerden az bir miktar sindirilerek varılabilir. Fakat ikincisi için yeterli kalorinin alınması şarttır. Yeterince kalori alıp, temel besinleri almamak, temel besinleri, dengeli alıp toplam yiyecek yetersizliği de yaşamı engeller. Kısacası hiç bir besin maddesi tek başına yeterli büyüme, gelişme ve sağlıklı yaşam için gerekli imkanı sağlıyamaz.
Kötü beslenme üç şekilde görülür:
1) Yetersiz beslenme,
2) Dengesiz beslenme,
3) Aşırı beslenme,

Yetersiz beslenme sürekli beslenme bozukluğuna gider. Bu da çocukların hastalıklara karşı direncini azaltır. Yaşam tehlikeye girer. Çocuk vücudunun büyümesi, gelişmesi, organların işlevlerini tam olarak yerine getirebilmesi için çeşitli besinlerin hepsinden belli oranlarda alınması dengeli beslenmekle olur. Bir ve birkaç besin türü istenilenden fazla dahi alınsa, sonuçta dengesiz beslenme ortaya çıkar. Aynı durum aşırı beslenme için de söz konusudur. Pek çok hastalığın gelişiminde şişmanlığın etkisi görülür.

read more

sağlık Site istatistikleri
 
Sağlık, Kadın Hastalıkları