12 Nisan 2010 Pazartesi

Aile Planlaması 0 yorum

12 Nisan 2010 Pazartesi |
AİLE PLANLAMASI

Aile planlaması ve bu alanda yürütülen hizmetler tüm dünya ülkelerinin sağlık programlarında önemli yer tutmaktadır. İnsanlar artık aile planlaması hakkında bilgi sahibidir. Dünyadaki evli çiftlerin en az yansı, bir aile planlaması yöntemi kullanmaktadır. Ülkemizde de ana çocuk sağlığı ve toplum sağlığı açısından önemi bilinen aile planlaması hizmetlerinin kalitesinin artırılması için çalışmalar sürdürülmektedir.

1. Aile Planlamasının Tanımı

Aile planlaması; ailelerin istedikleri zaman ve bakabilecekleri sayıda çocuk sahibi olabilmeleri için yürütülen çalışmalardır.

Aile planlamasının temel amaçlan şunlardır:

Ailelere gebeliği önleme yöntemleri hakkında bilgi vermek.

Gebe kalma aralığını düzenlemek.

Aşırı doğurganlığı önlemek.

Bedenen ve ruhen sağlıklı çocuklar yetişmesini sağlamak.

Doğum yapma yaşını ayarlamak.

İstenmeyen gebelikleri önlemek.

Çocuk sahibi olamayan ailelere yardımcı olmak.

uıe planlamasının amaçlarının neıer omugunu açiKiaymız.

2. Aile Planlamasının Ana Çocuk Sağlığına Etkisi


Sık ve çok doğum yapmak hem ana hem çocuk sağlığını olumsuz yönde etkiler. İki doğum arasında en az 2-3 yıllık bir süre olmalıdır.

Sık ve çok doğum yapmanın ana sağlığına olumsuz etkileri.

Annede aşın doğurganlığa bağlı üreme sistemi hastalıkları görülebilir.

Sık gebelik sonucu beslenme bozukluklan ve kansızlık ortaya çıkabilir.

Gebelik ya da doğum sırasında ana ölümleri oranı artar.

Sık gebe kalmaya bağlı olarak düşük görülme riski artar. Düşükler ve istenmeyen

gebeliklerin sona erdirilmesi ana sağlığını olumsuz yönde etkiler.

Sık ve çok doğumlar annenin ruh sağlığını bozabilir.

Sık ve çok doğum yapmanın çocuk sağlığına etkileri:

Düşük doğum ağırlıklı bebek doğma olasılığı artar.

Bebek ölümleri artar.

Zihinsel ve bedensel gelişim bozukluklan olan bebek doğumları artabilir.

Çok sayıda çocuk, anne babanın yeterli sevgi ve ilgiyi göstermesini engeller.

Aile planlamasının ana sağlığına olumlu etkileri:

Gebelik, düşük ve doğuma bağlı ana ölümleri azalır.

Kadınlarda üreme sistemi hastalıklan azalır. <

Kansızlık ve beslenme bozukluğu gibi hastalıklar azalır. Düşük ve kürtaj sayısı azalır.

Sağlıklı anne sayısı artar.

Aile planlamasının çocuk sağlığına olumlu etkileri:

Düşük doğum ağırlıklı bebek doğma olasılığı azalır.

Bebek ölümleri azalır.

Çocukların beden ve ruh sağlığı gelişimi olumlu etkilenir. Aile çocuğa yeterli ilgi

ve sevgiyi gösterebilir. İhtiyaçlarını yeterli düzeyde karşılayabilir.

Çocukların hastalıklara yakalanma riski azalır.

3. Toplum Sağlığı Açısından Aile Planlaması

Aile planlaması hizmetleri yeterli düzeyde verildiğinde ana ve çocuk sağlığı olumlu düzeyde etkilenir. Dolayısıyla sağlıklı bireylerden oluşan toplum da sosyal ve ekonomik yönden gelişme sağlar.

Aile planlamasının toplum sağlığına etkileri:

Ailelere gebeliği önleme yöntemlerinin anlatılması ve uygulanması nüfus artış hızının yavaşlamasına katkıda bulunur.

• Gebe kalma aralığının en az 2-3 yıl olması gerekir. Aile planlaması ile bunu düzenlemek anne sağlığının korunmasını ve sağlıklı çocuklara sahip olunmasını sağlar.

• Aşırı doğurganlığı önlemek anne sağlığını korur. Araştırmalar üçüncü doğumdan sonra gebelik ve doğumla ilgili risklerin arttığını göstermektedir. Beşinci doğumdan sonra anne ve bebeğin ölüm riski artar. Aile planlaması yöntemleri aşırı doğurganlığı önler.

• Ailedeki çocuk sayısının fazla olmaması ailenin çocuklarına yeterli zamanı ayırmasını, maddi ve manevi gereksinimlerini karşılamayı kolaylaştırır. Böylece topluma bedenen ve ruhen sağlıklı çocuklar yetiştirilebilir.

• 20 yaşından önce ve 35 yaşından sonraki doğumlar anne ve bebek ölümlerini artırır. Aile planlaması bu açıdan da anne ve çocuk sağlığını korur.

• İstenmeyen gebelikleri sonlandırmak yerine istenmeyen gebeliklerin önlenmesi anne sağlığını riske atmayı engeller.

Ülkemizde aile planlaması hizmetleri sağlık evleri, sağlık ocakları, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezleri ile hastanelerde verilmektedir. Bu kuruluşlardaki hizmetler ise hekimler, ebeler, hemşireler tarafından halka sunulur.

read more

9 Nisan 2010 Cuma

Aile ve Toplum 0 yorum

9 Nisan 2010 Cuma |
AİLE HAYATI

İlkel dönemlerden günümüze toplumlar, tarihsel süreç içerisinde değişiklikler geçirmişlerdir. Toplumsal düzenin bir parçası olan aile de benzer değişiklikleri yaşamıştır. Bu değişim toplumun ihtiyaçlarına göre belirlenmiştir. Bu nedenle de aile yüzyıllardır sosyal bir kurum olarak varlığını sürdürmüştür

1. Aile Kavramı ve Toplumdaki Yeri
Bütün toplumlarda hemen her birey, bir aile grubunun içinde doğar ve orada yetişir. Her toplumda farklılıklar gösterse de bir aile sistemi vardır. Bireyin ilk deneyimlerini kazandığı ilk tutum ve davranışlarının belirlendiği ortam ailedir. Bu nedenle aile, insan yaşamında en önemli ilk toplumsallaşma kurumudur.Aile; kısaca toplumun temel birimi olarak tanımlanabilir. Aile, ülkenin ekonomik, siyasal ve sosyal değişimlerini etkiler. Yüzyıllardır bir değişim süreci geçirse de bir toplumda aile; üreme, çocukların bakımı ve beslenmesi, aile üyelerinin duygusal ihtiyaçlarının karşılanması gibi işlevleri yerine getirmiştir.

Bunun yanında aile, bireylerin sosyalleştiği ve kültür birikimini edindiği bir toplumsal kurum olması yönüyle sosyal ve kültürel yönden toplumları etkiler. Aynı zamanda aile, ülkenin işgücüne ve üretim sürecine katılması yönüyle de ekonomik yönden toplum üzerinde etkilidir.

Günümüz toplumlannda aile kurumunu sınıflandırabilmek için geleneksel "geniş aile" ve "çekirdek aile" ayrımı yapılmaktadır.
Çekirdek aile; anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşur.
Geniş aile; anne, baba ve onların anne babalan, kardeşleri, çocuklar ve bazen de kardeş çocuklannı kapsayan geniş bir topluluktur.
Araştırmacılar, her ailenin kendine özgü özellikleri olmakla buuKic tüm ailelerde bulunan genel nitelikleri şu şekilde sıralarlar.
1 Aile, evrensel bir kurumdur.
1 Aile, duygusal bir temele dayanır.
• Aile, bireyi şekillendirme özelliğine sahiptir.
• Ailenin kapsamı sınırlıdır.
• Aile, toplumsal yapı içerisinde çekirdek özelliği taşımaktadır.
• Aile üyelerinin sorumlulukları vardır.
• Aile toplumsal kurallarla çevrilidir.
2. Aile Hayatına Etki Eden Faktörler
Huzurlu ve mutlu bir aile hayatının kurulması için evliliğe karar verirken kişisel faktörleri ve beklentileri dikkatli değerlendirmek gerekir. Yıllar boyu sürecek aile hayatında bireylerin ruh ve beden sağlığı ancak huzurlu bir aile hayatı ile sağlanabilir.

a. Evliliğe Karar Vermede Etkisi Olan Faktörler
Yaş, fiziksel ve duygusal olgunluk: Evliliğe hazır oluşta yaşın, fiziksel ve duygusal olgunluğun yüksek oranda etkisi vardır. Yasal olarak ülkemizde evlenme yaşı 18'dir. 18 yaşından küçük olanların evlenebilmeleri anne ve babalarının iznine bağlıdır. Genç yaşta evlenmek hem bedensel hem de ruhsal açıdan bazı sorunlara yol açabilir. Örneğin anne olmaya karar veren kişinin üreme sağlığı yönünden bu olgunluğa erişmiş olması gerekir. Aynı zamanda evlilik ve çocuk sahibi olma sorumluluğunu üstlenmek için duygusal yönden de hazır olmak önemlidir.

Ekonomik ve sosyal olgunluk: Evliliğe hazır oluş ile ekonomik ve sosyal olgunluk arasında da önemli bir ilişki vardır. Evlenecek kişilerin bir ailenin temel gereksinimlerini karşılayacak düzeyde gelire sahip olması gerekir. Maddi sıkıntılar evlilikte sorunlara yol açabilir.

Kişilerin öğrenimlerini tamamlayarak bir meslek ve iş sahibi olmaları, erkekler için askerlik görevini yapmış olmaları evliliğe karar vermede etkili olan faktörlerdir. Toplumun bir bireyi olarak sosyal sorumluluklarının farkında olan, iletişim becerilerini geliştirmiş, ülke ve dünyadaki gelişimleri izleyebilen, çevresiyle uyumlu ve hoşgörü sahibi kişiler sosyal olgunlukları yönüyle de kendilerini evliliğe hazır hissederler.

Eş seçimi: Evliliğe karar veren kişilerin, eğitim, ekonomik ve sosyal durumları, kültürel yapı ve kişilik özellikleri bakımından benzer özelliklere sahip ve uyumlu olması gerekir.

Eşler arasında iyi bir iletişimin kurulabilmesi, sevgi bağının oluşması, her türlü paylaşımın gerçekleşebilmesi için her yönden uyum sağlamak mükemmel olanıdır.

Akraba evlilikleri: Yakın akrabalar arasında yapılan evliliklerin olumsuz etkilerinin olabileceği unutulmamalıdır. Akrabalar arasındaki genetik benzerlik doğacak çocuklarda kalıtsal hastalıkların ve bazı gelişim bozukluklarının ortaya çıkmasına yol açabilir. Örneğin eşler aileden gelen kalıtsal bir hastalığın taşıyıcısı olabilir. Bu kişilerin

b. Aile Hayatına Etki Eden Faktörler
Ailede huzur ve mutluluğu etkileyen çeşitli faktörlerden söz edilebilir. Bunlar aile içi iletişim, eşler arasındaki ilişki, aile bireylerinin görev ve sorumluluklarını üstlenmesi ve ailenin diğer sosyal kurumlarla uyumu olarak sıralanabilir.

Aile içi iletişimin sağlanması çocukların saygı, sevgi ve hoşgörü ortamında daha sağlıklı büyümesini sağlar. Dengeli, duygusal ve toplumsal etkileşimin güçlü olduğu ailelerde büyüyen çocuklar, özgüvene sahip olurlar. Bu aile ortamı aynı zamanda zihinsel gelişimleri için gerekli deneyimleri gerçekleştirebilmelerini sağlar.

Ailenin temeli karı-koca arasındaki ilişkidir. Sağlıklı bir ilişki, iki kişinin bilinçli olarak düşünüp sorumluluk içinde aldığı kararlara dayanır. Bu kişiler çocuk yetiştirmeyi dünyanın en sorumlu görevi kabul ederler. Böyle bir ailede çocukların gereksinimleri doğal olarak karşılanır. Anne baba arasındaki şiddetli geçimsizlik ve huzursuz aile ortamı aile bireylerinin sağlığını da olumsuz etkiler. Bu tür ailelerde çocuklar zihinsel ve ruhsal gelişimlerini tamamlayamaz ve kendi kişiliklerini bulamazlar. Ruhsal hastalıklara kadar giden sorunlarla karşılaşabilirler.

Aile bütünlüğünün korunması huzur ve mutluluğun sağlanması için aile bireyleri görev ve sorumluluklarını yerine getirmelidir. Ailenin maddi gereksinimlerinin karşılanmasında, ev içi işlerin paylaşımında aile bireyleri iş bölümü yapmalıdır. Sıkıntılı ve zor günlerde ya da sevinçlerin paylaşıldığı günlerde dayanışma içinde olmak da ailenin devamlılığı için önemlidir.

Ailenin diğer sosyal kurumlarla olan ilişkisi aile huzurunun sağlanmasında etkilidir. Akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin iyi olması aileyi olumlu yönde etkiler. Çocukların okula uyum sağlaması, öğretmenleri ve arkadaşları ile ilişkilerinde sorunlar yaşanmaması anne ve babayı da huzurlu kılar. Ebeveynlerin iş yaşamının olumlu ya da olumsuz yönleri de aileyi doğrudan etkiler.

Aile; diğer sosyal kurumlarla çatışma ve sorunlar yaşayabilir. Bu gibi durumlarda aile büyüklerinin desteği, anne babanın sorunlara getireceği akılcı çözümler ile aile bütünlüğü sağlanmalıdır.

read more

6 Nisan 2010 Salı

Anzarut 0 yorum

6 Nisan 2010 Salı |
ANZARUT -SARCOCOLLA (PENAECEAE)

Dahilen Kullanılışı: Pişirilip içilirse, safraya ve balgama iyi gelir. Mafsallarda ve dizlerde olan su toplanmasını ve şişlikleri giderir.
Kullanılışı: 4 gr anzarot, 40 gr badem yağı ile karıştırılır, birkaç defada içilir.
4 gr anzarot nişasta ve şekerle muhallebi gibi pişirilip yenilir, birkaç gün devam edilir. Şişmanlamak için günde 40 gr kadar badem yağı ile alınır veya muhallebi gibi pişirilip yenilir. Nefesdarlığında, göğüs ağrıları tuttuğunda, ilk gün 2 gr sarı sabır ile 1 gr anzarut beraber içilir. Diğer günlerde ise, günde 2 gr badem yağı ile veya diğer başka yağlarla karıştırılıp yenilirse nöbetleri azaltır, zamanla tedavi eder. 

Haricen: Yumurta akı veya süt ile beraber ezilip göze çekilirse, göz ağrılarına iyi gelir.
Göz kapaklarının birbirine yapışmasına ve gözde olan sulanmaya karşı bir miktar güherçile (natron) ile dövülüp, göze lapa gibi konulur. Sıracaya karşı da aynı şekilde kullanılır. Herhangi bir şeyi fitil haline getirip, toz haline getirilen anzaruta buladıktan sonra kulağa konulursa kulaktaki yara ve akıntıyı giderir. Birkaç gün devam edilmelidir. 

Not: Anzarut yalnız yenildiğinde saçların dökülmesine sebep olur. Bağırsaklara zarar verir. Kıl dökülen yerlere ceviz yağı sürülür.

read more

Antep Fıstığı 0 yorum

ANTEP FISTIĞI -PİSTACİA VERA
Antep fıstığı şurubu göğsü yumuşatıcı, balgam söktürücü, öksürük kesici, cinsi arzuyu artırıcıdır. 
Şurubun yapılışı; çam fıstığı içi, havanda su ile dövülür ve bu karışıma şeker şurubu ilave edilerek kullanılır.
Cinsi Arzuyu Artırmak İçin: 100 gr antep fıstığı, 100 gr çam fıstığı, 100 gr çekirdeksiz üzüm beraberce ezilip macun haline getirilir, sabahları aç karna 20-30 gr yenir. 
 Antep Fıstığı Sakızı:
Kullanıldığı Yerler:  
Dahilen: Ağızda emilerek mide ağrılarında ve boğaz iltihabında kullanılır.
Bağırsak iltihabında 5 gr sakız 100 gr sirkede eritilip içilir. 

Haricen: Basura karşı merhem halinde kullanılır. 
Merhem Yapılışı: Havacıva kökü suda kaynatılır, süzülür, geriye kalan su fıstık sakızı ve bal mumu ile hafifçe ısıtılarak merhem haline getirilir.

read more

31 Mart 2010 Çarşamba

Dölyolunda Oluşan Değişimler 0 yorum

31 Mart 2010 Çarşamba |
DÖLYOLUNDA DEĞİŞİKLİKLER
Menopoz yıllarının en rahatsız edici yakınmaları dölyolu mukozasının incelmesi, kuruması ve duyarhlaşmasıdır. Buna karşın pek çok kadın bu belirtileri doktoruyla konuşmaktan çe­kinir. Doğurgan yaşam boyunca, östrojen, dölyolunun ıslak, sağlıklı kalmasını, iyi beslenmesini sağlar. Östrojen düzeyi düş­tükçe dölyolunda dramatik değişiklikler ortaya çıkar. Mukoza­daki hücreler incelip kurumakla kalmaz, kendilerini bakterilere karşı koruyamaz hale gelirler. Menopozdaki kadınlarda iltihap­lı dölyolu akıntıları sık görülür.

Dölyolunda oluşan bu değişik­likler kimi zaman idrar yolunun ağzım da içerir; menopozdaki kadınların çoğunda sistit, idrar yaparken ağrı, yanmadan yakın­ma vardır. Yanlışlıkla bu belirtilerin bir bakteri enfeksiyonu ne­deniyle ortaya çıktığı düşünülürse, dikkatsizce kullanılan anti­biyotikler var olan mantar enfeksiyonunu artırabilir, bu da döl­yolu yanmalarının daha da kötüleşmesine neden olur.

Cinsel işlev: Dölyolundaki hücreler dölyolunu ıslak tutmak için salgıladıkları kaygan maddeyi artık salgılayamadıklan için cinsel ilişki de zorlaşır, hatta kimi zaman ağrılı olur (disparö-nia). Cinsel ilişkinin ağrılı olması, isteksizliğe, cinsel ilişkiyi en­gellemeye, hatta eşinizle ilişkilerinizin sürekli kötüleşmesine yol açar. Yani, dolaylı olarak ağrılı cinsel birleşme, cinsel istek azalmasına neden olur.

Ne var ki, menopoz sırasında ve menopozdan sonra cinsel isteklerinde artış olduğunu söyleyen kadınlar da vardır. Bu so­rununuzu, eşinizle konuşarak, ona bu durumun menopozun doğal bir sonucu olduğunu anlatarak çözebilirsiniz. Size anlayış göstermesini isteyin; pratik bir önlem olarak da kayganlaştırıcı bir krem kullanın. Ayrıca lokal tedavi için hormonlu kremler kullanabilirsiniz. Tabii hekiminizin önerdiği dozda kullanmalı­sınız. Bazı hormon kremleri duyarlılık ve kaşıntıyı azaltabilir, ancak dölyolunu eski sağlıklı durumuna döndürecek hiçbir krem yoktur. Bu ancak, iğne yoluyla ya da ağızdan alman hor­mon tedavisi ile mümkün olur. Menopoz sırasında vücutta o kadar çok değişiklik olur ki, bazı doktorlar bir menopoz sendromundan söz eder.

Menopozla ilgili olduğu sanılan belirtiler ara­sında; baş dönmesi, baş ağrısı, uykusuzluk, yorgunluk, enerji yitimi, karında şişkinlik, sindirim sorunları, ağrı, bağırsaklarda gaz, kabızlık ve ishal gibi, nefes darlığı ve çarpıntı vardır. Bu be­lirtilerin hiçbirinin belirli bir zamanı yoktur, günden güne, kişi­den kişiye değişir. Unutmayın ki bazı kadınlarda hiçbiri görül­meyebilir. Osteoporoz nedeniyle ortaya çıkan sırt ağrısı ve ek­lem ağrıları dışında pek azmin menopozla dolaysız ilgisi oldu­ğu kanıtlanmıştır. Belkemiği osteoporozunun kadınlarda erkek­lere oranla dört kat fazla olduğu bilinmektedir.

read more

Kadınlarda İdrar Kaçırma Sorunu 0 yorum

BAYANLARDA İDRAR KAÇIRMA SORUNU
İdrar kesesi, böbrekler tarafından üretilen idrarın biriktiği ve tuvalete gidilmesi uygun olan bir zamana kadar saklandığı bir organdır.
Menopozda idrar kaçırma sorunu bu dönemin en rahatsız edici sorunlarındandır. Bu sorun, günlük işleri yaparken, güler­ken, öksürürken, yürürken, egzersiz yaparken, oturur veya yatar durumdan ayağı kalkarken idrar kaçırma şeklinde görülebilir. Diğer bir idrar kaçırma tipi de, tuvalete yetişememe şeklindedir.

Hangi durumlarda görülür? İdrar kaçırma sorunu; aşırı ve zor doğum yapmış, daha önce cerrahi işlem görmüş, menopoz döneminde bel fıtığı gibi omurilik sorunları yaşayan her 10 ka­dından 8′inde görülür. İdrar kaçırmanın asıl nedeni, leğen ke­miğinin tabanında yerleşmiş kasların ya da mesane boşalmasını kontrol eden kasların zayıflamasıdır. Kısaca tedavi seçenekleri üzerinde duralım: İlaç tedavisi, davranış ve kas tedavisi, cerrahi müdahale başlıca tedavi seçe­nekleridir.
Günümüzde daha az keşi ile yapılan bazı operasyon teknik­leri ile idrar kaçırma sorunları kolaylıkla çözülebilir. Ortalama 30-40 dakika süren bu operasyonlar, lokal ya da spinal, yani bel bölgesine şırınga ile verilen anestezi ile yapılır, hastanın şuuru açıktır, ancak herhangi bir  veya ağrı duymaz. Hasta, aynı gün ya da ertesi gün taburcu edilir. Operasyon sonrasında ağrı, kanama, kaşıntı, kabızlık ya da oturamama gibi sorunlar ortaya çıkmaz. Uzun süreli hasta takip sonuçlan, yüzde 100′e varacak şekilde başarılıdır.

read more

sağlık Site istatistikleri
 
Sağlık, Kadın Hastalıkları